| Ama araba almak için tek şansım vardı. Ve o şansı kullanmak zorundaydım. | Open Subtitles | وكان لدي فرصة وحيدة للحصول على سيارة جديدة ولن أفوتها |
| Crick'e karşı bu kavgayı kazanamazdım. Sadece umutsuz bir şansım vardı. | Open Subtitles | لن نفوز في هذا القتال, لدي فرصة يائسة وحيدة. |
| Giderek tam bir zavallıya dönüşüyorum. Şimdiye kadar bir şansım vardı. | Open Subtitles | أنا ذاهب للتخلّص من الخاسر, لازلت منتظراً فرصتي |
| Roxanne'i etkilemek için tek bir şansım vardı, yok ettim. | Open Subtitles | لقد أضعت فرصتي الوحيدة لإثارة أعجاب روكسي |
| Benim de bir aile olma şansım vardı. | Open Subtitles | واتتني فرصة لأكون جزءاً من عائلة |
| Onun için değişme şansım vardı ama değişmekten korktuğum için bundan vazgeçtim. | Open Subtitles | حظيت بفرصة لأتغيّر إكراماً له لكنّ خوفي منعني |
| Okul bursum ve kendime bişeyler yapabilmek için bir şansım vardı | Open Subtitles | . كان لدى منحة دراسية و لدى فرصة لأصنع شئ لنفسى |
| Hayatını daha iyi bir hale getirme şansım vardı, ben de bunu kullandım. | Open Subtitles | لقد حظيتُ بفرصةٍ بأن أجعل حياتها أفضل ولقد اغتنمتها |
| Yani bir kere daha onunla yakınlaşmam için bir şansım vardı ve ben bunu mahvettim. | Open Subtitles | إذاً، مرةً أخرى كانت لدي فرصة بالتقارب، وفوّتُّها |
| Yani, seni bir randevuya çıkarmak için bir tek şansım vardı ve ben de emin olmak-- | Open Subtitles | اعني, كان لدي فرصة واحدة .لاصحبك في موعد و كنت اريد ان اكون واثقاً من.. |
| Vali ile birlikte nakliye yaparken, atların ilk kez göründüğünde, bunların hepsini bitirmek için bir şansım vardı. | Open Subtitles | حينما كنت في تلك العربة مع الحاكم حينما ظهرت خيولكِ الأولى كان لدي فرصة لإنهاء كل ذلك |
| Ama, Başkan'ı tekrar görme şansım vardı. | Open Subtitles | ورغم ذلك كانت فرصتي الوحيدة لأرى الرئيس مجدداً |
| Ona iyi davran, dostum.Bir keresinde benimde onunla bir şansım vardı, ama fırsatı kaçırdım. | Open Subtitles | كن لطيفاً معها يا صديقي لقد أخذت فرصتي معها لكنني أضعتها |
| Yeni bir şehirdeydim ve fark ettim ki başka biri olma şansım vardı. | Open Subtitles | كنتُ في مدينة جديدة، وأدركتُ أنّها فرصتي لأكون امرأة أخرى. |
| 5 yıl önce tedaviyi Slade üzerinde kullanma şansım vardı. | Open Subtitles | منذ 5 أعوام واتتني فرصة استخدام الترياق ضد (سلايد). |
| 5 yıl önce tedaviyi Slade üzerinde kullanma şansım vardı. | Open Subtitles | منذ 5 أعوام واتتني فرصة استخدام الترياق ضد (سلايد). |
| Bunu yapma şansım vardı. | Open Subtitles | واتتني فرصة لتحقيق ذلك. |
| Aileni bir arada tutmayı neden bu kadar önemsediğimi sormuştun çünkü bir zamanlar kendiminkine sahip olma şansım vardı. | Open Subtitles | سألتني لماذا أهتمّ بالحفاظ على شمل عائلتك لأنّي حظيت بفرصة ذات مرّة للحفاظ على شمل عائلتي |
| sonunda bir süreliğine başka biri olmak için, kaçma şansım vardı. | Open Subtitles | أخيراً... حظيت بفرصة للهرب لأكون شخصاً أخر لفترة من الزمن |
| Yüzde 50 şansım vardı. Bir molaya ihtiyacım var. Pardon. | Open Subtitles | لقد كان لدى فرصة 50 / 50 و قد احتجت لفرصة, آسف |
| Hayatını daha iyi bir hale getirme şansım vardı, ben de bunu kullandım. | Open Subtitles | لقد حظيتُ بفرصةٍ بأن أجعل حياتها أفضل ولقد اغتنمتها |
| şansım vardı halbu ki. | Open Subtitles | وكانت الفرصة سانحة ايضا |
| Hiç kimseyi ya da şeyi öldürmeden bir ömür geçirme şansım vardı. | Open Subtitles | لقد كانت لدي الفرصة لأن أحيا... بدون قتل أي أحد أو أي شيء. |