| Ormanda biri şarkı söylüyor kuşlar cıvıldıyor dere huzurla akıyor. | Open Subtitles | في الغابة . هناك شخص ما يغني إن الطيور تزقزق |
| Aslında, şarkı söylüyor. Ama önemli nokta bu değil. | Open Subtitles | لكن بشكل رئيسي هو يغني لكن ليس هذا ما أعنيه |
| şarkı söylüyor gibi. Tahminimce bunu dışarıdan duyamıyorsun... | Open Subtitles | كأنه غناء لكنك لا تستطيع سماعه في الخارج |
| Evet, farkındayım. Ama kim şarkı söylüyor? | Open Subtitles | نعم، أدرك انه غناء و لكن من يغني؟ |
| Sadece bir çift arkadaş şarkı söylüyor. Bunun nesi varmış? | Open Subtitles | بعضاً من الغناء مع الرفاق ما الخطب فى ذلك ؟ |
| Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla şarkı söylüyor, | Open Subtitles | ، رايات مبتهجه ترفرف ، رجال برونزيين يغنون بلهفه |
| Plakı geri sardığımızda şeytan şarkı söylüyor. | Open Subtitles | الشيطان يغني في التسجيل إذا اشغلته من الخلف |
| Plakı geri sardığımızda şeytan şarkı söylüyor. | Open Subtitles | الشيطان يغني في التسجيل إذا اشغلته من الخلف |
| Ona bir bak, seneler geçti aynı eski günlerdeki gibi şarkı söylüyor. | Open Subtitles | انظر إليه ما زال يغني في نفس الحانة الردئية بعد كل هذه السنين ، إنه أمرٌ محزن |
| şarkı söylüyor, dans ediyor, ölüyor. - İkinci erkek başrol, Mike. | Open Subtitles | و هو يرقص و يغني و يموت هو الدور الرئيسي الثاني مايك |
| Sesi annesininki gibi. Axl Rose balina gibi şarkı söylüyor da. | Open Subtitles | ان الصوت يشبه صوت أمه لأن أكسيل روز يغني كالحوت |
| (şarkı söylüyor) Bu Evangelina Etienne, (şarkı söylüyor) Massachusetts'ten. | TED | (غناء) هذه افانجلينا ايتين (غناء) من ماساشوستس |
| (şarkı söylüyor) Parçada küçük bir soprano solosu vardı ve seçmeler düzenledim. | TED | (غناء) وحتى كان هناك مقطع صغير لاصوات عالية في القطعة و هكذا عملت تجارب اداء |
| (şarkı söylüyor) Notanın zirvesinde yaptığı o küçük tebessüme bayılıyorum - "Sorun yok, her şey güzel." | TED | (غناء) احب البتسامة الصغيرة التي تفعلها عند اعلى النوتة مثل(لا مشكلة كل شيء بخير) |
| Bombalar düşerken, şarkı söylüyor ve insanları güldürmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | و قد أعتدت أن أشارك الناس الغناء حتى تمضى الغاره |
| Araba tamir ediyor, gitar çalıyor ve şarkı söylüyor. | Open Subtitles | إنه يصلح سيارات ، ويعزف الجيتار ويمكنه الغناء |
| Araba tamir ediyor, gitar çalıyor ve şarkı söylüyor. | Open Subtitles | إنه يصلح سيارات ، ويعزف الجيتار ويمكنه الغناء |
| Mutfağımızda küçük mavi canlılar şarkı söylüyor! | Open Subtitles | هذا جنون, هناك أُناس زرق صغار يغنون في مطبخنا |
| Dinleyin bakın, Maviş şarkı söylüyor! | Open Subtitles | أصغوا إلى بلو وهو يغنى |
| şarkı söylüyor musun farkedemezsin, sadece kafanın içi tamamen boşalmış bir şekilde havada süzülürsün. | Open Subtitles | أنت لا تَعْرفُ بأنّك تَغنّي , هو فقط غبيّ كلياً , أنت فقط تَعُومُ هناك. |
| Dün gece hastaydı ama şimdi bu saatte şarkı söylüyor. | Open Subtitles | لقد كانت مريضة ليلة أمس لكنها تغني في تلك الساعة |
| Sanırım şarkı söylüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنها تغنى |
| İngilizce şarkı söylüyor ve dans ediyordun. | Open Subtitles | لقد كنتِ تغنين بالإنجليزية وترقصين |
| Hep beraber langırt oynuyor, şarkı söylüyor iyi vakit geçiriyorlardı. | Open Subtitles | وكانوا يلعبون كرة الطاولة ويغنون سويًا ويقضون وقتًا ممتعًا حقًا |
| Motor bin kişi şarkı söylüyor gibi ses çıkarıyordu. | Open Subtitles | رباه، بدا صوت المحرّك وكأن ألف شخصاً يغنّون. |
| - Çok güzel şarkı söylüyor. | Open Subtitles | -لطيف، غنائه رائع |