| Bunun dışında, bir şey yapmıyor, merak etme. | Open Subtitles | لكنه لا يفعل شيئا آخر يمكنك أن تكون مطمئناً حيال ذلك |
| Hiç konuşmayan bir adam şimdi başka bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | الرجل الذي كان مستحيلا ان يتكلم الان هو يفعل شيئا اخر |
| Ama aslında bu adam kesinlikle hiç bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | ،لكن في الواقع ... هذا الرجل لا يفعل شيئاً البتة |
| Ama aslında bu adam kesinlikle hiç bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | ،لكن في الواقع ... هذا الرجل لا يفعل شيئاً البتة |
| Benim çocuğum 17 yaşında ve tüm gün boyunca hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | لدي ابن فى السابعة عشرة لا يفعل شيء طوال النهار |
| Onu sıkıştırdığınızda, plazma, sıkıştırma hızından daha hızlı bir şekilde soğuyor. Yani, sıkıştırmaya çalışıyorsunuz, fakat plazma soğuyor da soğuyor, ve kesinlikle hiç bir şey yapmıyor. | TED | إذا حينما تضغط على هذا، تبرد البلازما أسرع من سرعة الضغط، لذا فأنت تحاول ضغطه، لكن البلازما تبرد وتبرد وتبرد وبعدها لا تفعل شيئا على الإطلاق. |
| Son birkaç haftadır benimle uğraşmaktan başka bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | أعني ، انه لا يعمل شيء لكنه يضايقنى الأسابيع القليلة الماضية |
| Televizyon seyretmek dışında bir şey yapmıyor musun? | Open Subtitles | ألا تقومون بشيء سوى مشاهدة التلفاز؟ ألا تقومون بشيء سوى مشاهدة التلفاز؟ |
| Neden bir şey yapmıyor, neden bir şey söylemiyor? | Open Subtitles | لماذا لا يفعل شيئا ؟ قل شيئا ؟ |
| Kraliyet ordusu hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | الجيش الامبراطوري لا يفعل شيئا حيال ذلك |
| Hiçbir şey yapmıyor, aşk hariç. | Open Subtitles | هو لا يفعل شيئا لا شيء سوى الحب |
| Hiçbir şey yapması beklenmeyen at hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | الحصان الذي لم يتوقع أحد أن يفعل شيئاً لا يفعل شيئاً بالفعل |
| Ya da Tom Greene'i, nasıl olsa bu aralar hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | أو توم كرين.. إنه لا يفعل شيئاً هذه الأيام |
| O şimdi televizyon reklamından başka bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | انظر الى هامر ذلك الفتى لا يفعل شيء سوى تمرير بطاقات الائتمان |
| Ve o masumca hareketini yapıyor hiçbir şey yapmıyor. | Open Subtitles | أنه يتصرف بمنتهى البراءة كما لو أنه لم يفعل شيء |
| Geçen yıl, oraya, 6.7 tondan fazla zehirli kimyasal atıldı ve kimse bu konuda bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | العام الماضي رموا أكثر من 6.7 مليون باوند من المواد الكيميائية السامة هناك و لا أحد يفعل شيء حيال ذلك |
| BM ve BM Koruma Gücü hiçbir şey yapmıyor ama diğer tarafta duruyorlar. | Open Subtitles | قوة الأمم المتحدة لا تفعل شيئا, لكن تبقى هناك على الجانب الآخر |
| Kızıma zorbalık ediliyor ve bu okul hiçbir şey yapmıyor! | Open Subtitles | أبنتي يتم مضايقتها, وأنا لا أرى المدرسة تفعل شيئا أزاء هذا. |
| Basın bizi küçümseyip alay etmekten başka şey yapmıyor. | Open Subtitles | الصحافة لا تفعل شيئا سوى الإحتقار والاستهزاء بنا |
| Son birkaç haftadır benimle uğraşmaktan başka bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | أعني ، انه لا يعمل شيء لكنه يضايقنى الأسابيع القليلة الماضية |
| Televizyon seyretmek dışında bir şey yapmıyor musun? | Open Subtitles | ألا تقومون بشيء سوى مشاهدة التلفاز؟ ألا تقومون بشيء سوى مشاهدة التلفاز؟ |
| Akıllı olmam beni bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | شيئاً ليستطيع الناس أن يروا كم أنا ذكياً |