| Mulder, hayalet ya da psikokinesis diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | مولدر لا يوجد شيء مثل الأشباح و التأثير النفسي ؟ |
| Arenada muzaffer bir şekilde durmaktan daha güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أعظم من أن تقف منتصراً في ساحة الحلبة |
| Evet, Wisteria Yolu'ndaki bir geceden daha huzurlu bir şey yoktur. | Open Subtitles | نعم لا يوجد شيء اكثر سلاما من الليل في ويستيريا لين |
| Çünkü, açık söyleyeyim, hafif konjestif kalp yetmezliği diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لأنه، فقط لنكون صريحين، ليس هناك شيء اسمه قصور قلب احتقاني بسيط. |
| Bu dünyada ardı ardına ölen yaşlı çiftlerden daha romantik hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أكثر رومانسية من زوجين كبيرين في السن يموتان معاً |
| Bil ki dünyada bundan daha önemli bir şey yoktur. | Open Subtitles | أؤكد لكِ , لا يوجد شئ أهم فى العالم أجمع |
| Hayır, dostum. Ev yapımı çirkin mum diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | مستحيل يا رجل ، لا وجود لشمعة بشعة من صنع منزلي |
| Sudan bir kusurun içindeki mükemmelliği görmek kadar sersemletici bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء اذهل من هذا. من رؤية الكمال مع نقص طفيف. |
| Bir parça tahtayı kesmekten ve onu hareket ettirmeye çalışmaktan daha iyi bir şey yoktur. | TED | لا يوجد شيء أفضل من قطع قطعة من الخشب ومحاولة جعلها تتحرك |
| Sineztezi bir bozukluktan ziyade, gözlerin mavi olması gibi kişisel bir özelliktir, çünkü yanlış olan bir şey yoktur. | TED | تشابك الحواس سمة، تماماً مثل امتلاك أعين زرقاء، وليست مرضاَ لأنه لا يوجد شيء خطأ في هذا. |
| Yanlış savaş diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر من هذا القبيل على أنها حرب خاطئة. |
| Ona bakan bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يعود به عمّـا كـان ، في تلك اللحظة |
| Kimsenin onun hakkında diyebileceği bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد شيء عند أى أحد يمكن أن يفعله حيال ذلك |
| Çıplak bir adamın çıplaklık gününde yalnız olmasından daha kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء أكثر حزنا من من رجل عارٍِ لوحده في يوم العراه |
| Tüm bu yanlış haberler ve gerçeklik sonrası fikri hakkında -- bilmiyorum -- Joseph Goebbels'in bilmediği bir şey yoktur. | TED | ليس هناك شيء... لا أعلم عنه... جوزيف غوبلز، لا يعلم عن كل هذه الفكرة من وهمية الأخبار وما بعد الحقيقة. |
| Bizim gibiler için dürüst birinden daha tehlikeli bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أخطر لمن هم مثلنا من رجل صادق |
| İnan bana, bir erkeğin yaşamında sevdiğini kaybetmekten kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | صدقني، لا يوجد ما هو أسوء في حياة الرجل من عندما يدرك أن أولئك الذين يحبهم |
| "Denemek diye bir şey yoktur, sadece yapmak ve yapmamak vardır." | Open Subtitles | لا يوجد شئ اسمه محاولة، إما أن تفعل أو لا تفعل. |
| Margareth Thatcher'ın meşhur sözünde: "Toplum diye bir şey yoktur." | TED | وقد سبق وأن قالت مارغاريت تاتشرر أنه لا وجود لشيء يشبه المجتمع |
| Halk dansından daha çok sevdiğim bir şey yoktur. | Open Subtitles | لاشىء أحب عندى من الرقص الريفى |
| Benim için delicesine âşık bir delikanlıdan sıkıcı bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك ما هو أكثر مللاً من أن تكون مفتوناً بالشباب |
| "Mükemmel cinayet diye bir şey yoktur, sadece iyi insanlar kötüleşiyor." | Open Subtitles | "لايوجد شيء اسمه الجريمة الكامله فقط اشخاص صالحين ارتكبوا امرا سيئاً" |
| Zombi diye bir şey yoktur; bu sadece batıl inanç. | Open Subtitles | ليس هُناك شيء يُسمى"بالأموات الأحياء" إنّها مُعتقد خرافيّ لدى تلك الجزيرة فحسب |
| Reklamcılık camiasında yalan diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | فى عالم الإعلانات لا يوجد شيئاً أسمة كذب |
| Polisin nesnelliğini yitirmesinden daha kötü bir şey yoktur. | Open Subtitles | هناك لا شيء أسوأ من شرطي هذه قلة في الموضوعيةِ |
| Burası bizim mahalle. Burada sakin diye bir şey yoktur bebeğim. | Open Subtitles | وما من وجود لما يُدعى بالعقل يا صاح. |
| Aldatan bir kadın kadar midemi bulandıran bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد هناك ما يثير إشمئزازي أكثر من أنثى تغش |