| Aslında şuanda halk evinde bir örgü kermesi var. | Open Subtitles | في الواقع هناك ورشة حياكة في وسط المجتمع في الوقت الحالي |
| Fakat şuanda senin hislerin umrumda degil. | Open Subtitles | و لكنني لا أهتم حقاًَ بمشاعرك في الوقت الحالي |
| şuanda, tek istediği güzel görünmek, ve olumlu yaklaşım. | Open Subtitles | في الوقت الحالي هي تريد أن تبدو جميلة فحسب و أن يكون لديها موقف ايجابي |
| Örneğin, şuanda bir hastanın gece gezinme sıklığı ile onun günlük diyet ve aktiviteleri arasındaki ilişkiyi inceliyorum. | TED | على سبيل المثال، حاليًا اختبر العلاقة المتبادلة بين تكرر تجوال المريض ليلًا ونشاطه اليومي ونظامه الغذائي. |
| Şimdi, yasalar bayağı bir sizin tarafınızda şuanda, her nasılsa, politik durum değil. | Open Subtitles | القانون في الفترة الحالية في صفكم نوعاً ما بعكس الوضع السياسي |
| şuanda sadece beni öldürmeye çalışmayacak birine ihtiyacım var. | Open Subtitles | حاليا انا فقط احتاج شخصا لم يحاول ان يقتلني |
| Ve şuanda eğlenceli bir şeyler yapmıyoruz. | Open Subtitles | ونحن لا نقوم بأي شيء ممتع في الوقت الحالي |
| şuanda sanık, yaşlı annesine destek olup yaşaması için çabalıyor. | Open Subtitles | في الوقت الحالي المٌتهم يٌعيل والدتٌه الكبيره بالسن ويناضل من اجل العيش |
| Tamam, bilgisayara göre şüphelimiz şuanda çevrimiçi. | Open Subtitles | حسنا، وفقا لجهاز الكمبيوتر المشتبه فيه غير متواجد في الوقت الحالي |
| Yani, burası şuanda şehirden tek çıkış. | Open Subtitles | اعني بانه الطريق الوحيد للخروج من المدينة في الوقت الحالي |
| - Sesli mesaj kutusu şuanda dolu ve herhangi bir mesaj kabul edilemiyor, hoşçakalın. | Open Subtitles | إن صندوق البريد ممتلئ ولا يمكن قبول أية رسائل في الوقت الحالي. إلى اللقاء |
| Kelepçeli olmasak çok harika olurdu şuanda. | Open Subtitles | سيكون أكثر من رائع إن لم أكن مصفدة اليدين في الوقت الحالي |
| Bak, sadece ailemin şuanda gerçekten çok kızgın olduklarını bilmeni istiyorum, ama - - Clea, arabamdan çık. | Open Subtitles | فقط كنت أريد إخبارك بأن والداي غاضبون جداً في الوقت الحالي لكن... |
| Ben aslında, um... şuanda bir hikaye üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا في الواقع... أعمل على قصة في الوقت الحالي |
| Şey, çünkü, uh, sen - sen bilirsin ki şuanda restorantları karşılayamam - | Open Subtitles | لانه... أنت تعرف باني لا أستطيع تحمل تكلفة مطعم في الوقت الحالي... |
| şuanda çok sıkıldım. | Open Subtitles | أنا بالملل ولذا فإنني في الوقت الحالي. |
| şuanda öylesin. | Open Subtitles | في الوقت الحالي أنتِ كذلك. إنّه ليس (ديكلان)، حسناً؟ |
| şuanda boş yer yok. | Open Subtitles | لا يوجد شواغر في الوقت الحالي |
| şuanda, sanki arabanın ilk kez görüldüğü dünyadayız. | TED | حاليًا نحن كأننا في عالم يشاهد السيارة للمرة الأولى. |
| Önerdiğimi söyleyemem çünkü bulmaca şuanda o kadar zor ve ağ o kadar güçlü ki, kendi bilgisayarımda madencilik yapmaya çalışsaydım, muhtemelen iki milyon yıl boyunca hiçbir şey bulamazdım. | TED | لا يمكنني القول بأني أنصح بهذا، لأن الأحجية حاليًا صعبة جدًا والشبكة قوية جدًا، فإذا حاولت استخراج بيتكوين على حاسوبي، فمن المحتمل ألا أرى أيًا منها لمدة مليوني عام. |
| Um, doğruyu söylemek gerekirse, şuanda pek de şirket havasında sayılmam. | Open Subtitles | لأكون صريحة معك، أنا لست في مزاج يسمح لي أن أختلط بأحد في الفترة الحالية |
| şuanda aynı böyle birisine ihtiyacım var. | Open Subtitles | حاليا انا احتاج شخصا مثل هذا |