| açık denize çıktıklarında güvende olacaklar. | Open Subtitles | حالما يصلون المياه المفتوحة سيكونون في أمان |
| Genç deniz filleri büyük dalgalarla kayalardan açık denize doğru çekilme tehlikesi altında. | Open Subtitles | صغار فقمات الفيل تواجه خطر النزول عن الصخور بواسطة الأمواج المندفعة وتنجرف نحو المياه المفتوحة |
| Eski bir buluşma noktasına ulaşmak için açık denize ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يُعولون على المياه المفتوحة لبلوغ ملتقياتٍ غابرة |
| Beslenmek için bir kez daha açık denize gidecekleri için binlercesi ve mavi mao mao'lar akıntının dönmesini beklerler. | Open Subtitles | تتجمع هنا الآلاف من أسماك ديموزل و الماو ماو الزرقاء منتظرة عودة التيار، عندها تتجه معه إلى عرض البحر بحثاً عن الطعام. |
| açık denize hoş geldiniz! | Open Subtitles | مرحباً إلى المحيط المفتوح |
| Devasa buzdan yavaş yavaş kopar çoğu iki aydan daha kısa bir sürede açık denize ulaşır. | Open Subtitles | وهو يتحرك بعيدا عن جبال الجليد الهائلة التي تتحلل تدريجيا. معظمهم يدوم أقل من شهرين في البحر المفتوح. |
| açık denize çıkmak üzereyiz. | Open Subtitles | نحن ندخل في مياه مفتوحة |
| açık denize doğru gidiyor. Derine dalmadan önce yetişmeliler. | Open Subtitles | إنه يقصد المياه المفتوحة لا بد أن يدركوه قبل أن يغوص |
| Efendim, direkt olarak açık denize doğru ilerliyoruz. | Open Subtitles | تبقي لها بذلك. سيدي، نحن مقبلون مباشرة في المياه المفتوحة. |
| Sonarsız o denizaltının nerede olduğunu bilmeden açık denize çıkmak intihar olur. | Open Subtitles | التوجه الى المياه المفتوحة دون أي آذان وليس لدينا فكرة عن مكان الغواصة هذا انتحار |
| Efendim, direkt olarak açık denize doğru ilerliyoruz. | Open Subtitles | أبقها كما هي سيدي، نحن نتّجه مباشرة إلى المياه المفتوحة |
| Sonra dönüş yolunda açık denize gelene kadar bekledim sonra hiçbir tarafta kara görünmezken suya bıraktım. | Open Subtitles | وأنا في طريق عودتي، انتظرت حتى أصبحنا في المياه المفتوحة كي لا أرى أي يابسة من أي اتجاه. ورميتها في البحر ... |
| Yüksek sürate ulaşıp makineleri stop edeceğiz ve açık denize çıktığımızda sonarı açıp ateşe başlayacağız. | Open Subtitles | ،إذاً سوف ننشيء غطاء جيد من البخار أطفيء المحرّكات، وتقدّم إلى المياه المفتوحة وشغل ذلك السونار، وأطلق النّار على كل ما هو هناك |
| Yüksek sürate ulaşıp makineleri stop edeceğiz ve açık denize çıktığımızda sonarı açıp ateşe başlayacağız. | Open Subtitles | ،إذاً سوف ننشيء غطاء جيد من البخار أطفيء المحرّكات، وتقدّم إلى المياه المفتوحة وشغل ذلك السونار، وأطلق النّار على كل ما هو هناك |
| Sabah gelgiti onları açık denize taşır. | Open Subtitles | غدا صباحا سيحملهم المد الى عرض البحر |
| Bir mercan kurtçuğu açık denize doğru sürükleniyor küçük resif hayvanları içinde yüzüyor. | Open Subtitles | (تنجرف (يرقة المرجان ..في عرض البحر تطفو على زبد من صغار الحيوانات المرجانية |
| Öyle bir plan ki Kaptan Flint de işin içinde herkesin saatler önce açık denize açıldığını görmesine rağmen. | Open Subtitles | مؤامرة بطريقة ما تتضمن القبطان (فلينت) والذي رآه الجميع يُبحر في عرض البحر منذ ساعات مضت |
| Açgözlülüğünün tersini kanıtladığı açık denize sahip olmaya çalışırken kibirli bir şekilde, patronun kim olduğunu göstermek için denize açılır. | TED | في محاولة لامتلاك البحر المفتوح حيث يثبت جشعه سبب خرابه، عندئذ، في نوبة من الغطرسة، يصعد في البحر ليُظهر للبحر من هو رئيسه. |
| 1607'de yelken açtık açık denize | Open Subtitles | # فى الف وستمائه وسبعة # # ابحرنا فى البحر المفتوح # |
| açık denize çıkmak üzereyiz. | Open Subtitles | نحن ندخل في مياه مفتوحة |