| O kadar açık ki, Yüzbaşı Blackadder nefes kesen bir küstahlık ile emirlere itaatsizlik ediyormuş. | Open Subtitles | من الواضح أن النقيب بلاكادر لم يلتزم بالأوامر بسذاجةٍ مثيرة. | 
| Şurası açık ki, aralarında çok güçlü bir bağ vardı. | Open Subtitles | ومن الواضح أن هناك علاقة قوية جدا بينهما. | 
| -...ama açık ki bir süredir.. - Hayır. Aschen'li doktorların.. | Open Subtitles | لكن من الواضح أن هذا حدث منذ فترة لا ، أريد معرفة السبب | 
| Şu açık ki babası, yüzmeye devam etmesi için oğlunun kusurlarını gizlemek amacıyla her şeyi yapabilir. | Open Subtitles | من الواضح أنّ والده سيفعل كلّ ما يتطلبه الأمر، لتغطية إستمراره في السباحة | 
| Çok açık ki Castle ile aranızda sahici bir şeyler var. | Open Subtitles | "من الواضح أنّ لديكِ أنتِ و(كاسل) شيء حقيقي. | 
| Bakın, çok açık ki buradaki rolümüzle ilgili bir yanlış anlama var. Buradaki rolünüz nedir? | Open Subtitles | انتظر، من الواضح أنك تحمل بعض الأفكار الخاطئة عن دورنا هنا | 
| Ama şu açık ki, bunu yaparsak seni yeni liderleri olarak kabul edeceklerdir. | Open Subtitles | ولكن من الواضح أننا إذا تحرّكنا من خلال هذا فسوف يقبلونكَ كزعيمهم الجديد | 
| Şurası açık ki, daha önce hiç bir sosis ekmeğine girmedim, yani... | Open Subtitles | بوضوح لم يسبق ليّ وأن غرستفيكعكةأبدًا،لذا.. | 
| Burada 5 bebek var ve bu çok açık ki, benimki hepsini geçer. | Open Subtitles | يوجد هنا 5 أطفال ومن الواضح أن ابنتي أكثر واحدة متقدمة عليهم | 
| açık ki burada bir çeşit sansür var. | Open Subtitles | من الواضح أن هناك نوعاً ما من الرقابة هنا | 
| Ve açık ki; yarım milyon dolarlık fatura yapıp benim üzerime atan müşterim de öyle. | Open Subtitles | وأن من الواضح أن زبوني الذي يدين للكازينو بنصف مليون دولار وضعها على حسابي | 
| Bu çok açık ki Justin ve diğer ilk Hristiyanlar, Hristiyanlığın Pagan dinlerine çok benzediğini biliyorlardı. Neyse ki Justin buna bir çözüm buldu. | Open Subtitles | إنه من الواضح أن جوستن والمَسِحِيِّين الأوَائِلِ الآخر عَرفتْ كَمْ مسيحية مماثلة كَانتْ أَنْ الأديانَ الوثنيةَ. | 
| - açık ki Bay Chang çıkarılıp tekrar gömülmüş. | Open Subtitles | إنه من الواضح أن السّيد تشانغ نبش وأُعيد دفنه | 
| Ve oldukça açık ki kardeşimiz babamıza olan sözünü tutmaya niyetli değil. | Open Subtitles | ومن الواضح أن أخي لا ينوي إيفاء وعده لأبي | 
| Hayır, açık ki bu birinci şeyin bir parçası. | Open Subtitles | لا، من الواضح أن هذا مازال جزءاً من الشيء الأول | 
| çünkü şu çok açık ki Bay Shea Daniels bu odada Ronnie'nin işçisi olabilecek tek kişi. | Open Subtitles | لأنّي مشغول بكوني ذكيّ جداً، لأنّ من الواضح أنّ السيّد (شاي دانيلز) | 
| - Çok açık ki fidye miktarı anlamlı. | Open Subtitles | -من الواضح أنّ طلب فدية له دلالة . | 
| Çok açık ki Twitter'daki LarryHair sayfamı takip etmiyorsun. | Open Subtitles | من الواضح أنك لست بتابع لي بحساب لاري هير في موقع التويتر | 
| Dün gece vurduğun adamı gömdüğün o kadar açık ki. | Open Subtitles | و مُغطي بالدماء و تحمل مجرفة من الواضح أنك دفنت الرجل الذي قتلته الليلة الماضية | 
| Ve açık ki hâlâ birbirimize karşı duygularımız var. | Open Subtitles | و من الواضح أننا ما زلنا نملك مشاعر نحو بعضنا | 
| Tamam, şu çok açık ki dünyadaki en dindar insanlar | Open Subtitles | حسناً، من الواضح أننا لسنا أكثر المتدينين | 
| Hayır yatmıyorum. Çok açık ki yatmıyorum. | Open Subtitles | لا لم أفعل، بوضوح لم أفعل |