| Deli olsam, bunu kesinlikle açıklardı değil mi? | Open Subtitles | إذا كنت مجنونة , فهذا يفسر الأمر أليس كذلك ؟ |
| Bu, Oliver'ın, ceset bulunduğu gece neden orada olduğunu açıklardı. | Open Subtitles | يفسر لماذا يظهر اوليفر ليلة وجدت في الجسم. |
| Ya da kızın hayaleti yaptı.O zaman bu ikisinin ölümünün bağlantılarını açıklardı. | Open Subtitles | أو ما فعله شبحها أعني أنه يفسر تقارب موتهما |
| Hashimoto tiroiditi akciğerlerini kalbini ve bağırsak sorunlarını açıklardı. | Open Subtitles | التهاب الدرقية الشديد سيفسر ما جرى لرئتيه و قلبه و تداخل الأمعاء |
| Eğer plevral efüzyon sistemik bir nedenden dolayı olsaydı diğer iki semptomu da açıklardı. | Open Subtitles | إذا كان الانصباب الجنبيّ بسبب شيء عامّ، فيمكن لهذا أن يفسّر أعراضه الأخرى |
| Niçin nöbet geçirdiğini ve sürekli yorgun olduğunu açıklardı. | Open Subtitles | سيفسّر هذا نوبة الاختلاج، وإرهاقها الدائم |
| Romatoid faktör negatif. Arteryel plaklardan pıhtı atması parmaklarını, beynini, kalbini açıklardı. | Open Subtitles | فد تفسّر اللويحات الشريانيّة التي ترسل جلطات أعراض الأصابع والدماغ والقلب |
| Sifilize bağlı vaskülit geçici iskemik atağı ve perikardiyal inflamasyonu açıklardı. | Open Subtitles | السفلس قد يسبب التهابا للأوعية الدموية مما يفسر نوبته العابرة والتهاب أغشية القلب |
| açıklardı ama onu hiç sarhoşken içerken ya da detoksta görmedik. | Open Subtitles | فقط لو انه يفسر لماذا لم نراها سكرانة ابدا تتناول الشراب او تمر بالانقطاع |
| Söyle bana dışardaki insanlar, bunu nasıl açıklardı? | Open Subtitles | أخبرني.. كيف يمكن ان يفسر عامة الناس ما حصل الآن |
| Bu tatil boyunca yaptığın ilk aptalca şey olsaydı durumu açıklardı. | Open Subtitles | هذا يفسر الأمر فقط لو كانت هذه أول مرة تقومين بأشياء مجنونة اثناء الرحلة |
| Saatte 588 mil ve onu sıyırıp geçti, ki bu çarpışma üzerine arabanın parçalanmak yerine neden fırıl fırıl döndüğünü açıklardı. | Open Subtitles | بل 588 ميل في الساعة ثم قام بلمحها ... و هذا يفسر سبب توسع جزء من السيارة بدلاً من تحطمه |
| İmmün sistemin aşırı reaksiyonu her şeyi açıklardı. | Open Subtitles | ورد الفعل المناعي يمكن أن يفسر كل شيء |
| Her şeyi açıklamazdı belki Ama çoğu şeyi açıklardı. | Open Subtitles | أنه لا يفسر كل شيئ ولكنه يفسر الكثير |
| Çünkü bu bana olan ilgini açıklardı. | Open Subtitles | هذا من شأنه أن يفسر اهتمامك بي |
| Eğer silahı böyle tutup kendini vursaydı bu barutun her iki kola girmesini de açıklardı değil mi? | Open Subtitles | بافتراض أنه صوّب سلاحاً كهذا، فإن هذا سيفسر كيفية وصول راسب البارود على كلا الكمين، صحيح؟ |
| Bütün o garip telefonları açıklardı bu. | Open Subtitles | سيفسر ذلك كل المكالمات الهاتفية الغريبة |
| Annesinin davranışını açıklardı. | Open Subtitles | سيفسر هذا تصرفات الأم. |
| Wegener yükselmiş sedimantasyonu açıklardı. | Open Subtitles | ورم فاغنر قد يفسّر معدّل التثفّل العالي |
| Parkinson hipotermiyi açıklardı. | Open Subtitles | باركنسون قد يفسّر انخفاض الحرارة |
| Neden sürekli buraya gelmeyi iptal ettiğini açıklardı. | Open Subtitles | هذا يفسّر سبب إلغاؤك في كل مرة |
| Pıhtılaşma bozukluğu her şeyi açıklardı. Esas soru, hangisi? | Open Subtitles | اضطراب التجلط سيفسّر كلّ شيء السؤال هو، أيّهما؟ |
| Bu, neden Üçüncü Dünya Savaşı çıkartabilecek bir şey yaptığını açıklardı. | Open Subtitles | ذلك سيفسّر لما قام بأمر سيتسبب بإندلاع الحرب العالمية الثالثة. |
| Serebral enfeksiyon baş ağrılarını açıklardı, POTS'a yol açabilir. | Open Subtitles | قد تفسّر العدوى الدماغيّة الصداع، وقد تسبّب "م.ت.ق.ا" |