| Burada çok açıkta kaldık, saklanacak bir yer bulmalıyız. Acele edin. | Open Subtitles | بدلاً مِن تواجدنا هنا في العراء لنتوجّهْ إلى الغطاءِ. |
| Ben hayvanlar gibi boğulurken, sen neden açıkta yürüyorsun? | Open Subtitles | لماذا تمشي في العراء بينما أنا أَختنق مثل الحيوان؟ |
| Kıçım açıkta ateş altında kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يتم حصارى هناك بينما ظهرى مكشوف لهم |
| Ne işe yararsa yarasın, bu şekilde açıkta bırakamayız. | Open Subtitles | أيَّا كان الذي تفعله , لا يمكننا تركها مكشوفة بهذه الطريقة |
| Yiyecekleri evin içinde bile olsa, asla açıkta bırakmayın. | Open Subtitles | لا تتركوا طعاماً مكشوفاً أبداً، لا حتى داخل البيت |
| Gün ışığında açıkta dolaşan bir gurup ender görülen bir manzaradır. | Open Subtitles | لرؤية مجموعة منهم ، تمشي في العراء نادر جداً. |
| İyi ama onu geceni köründe açıkta bırakamayız. | Open Subtitles | نعم ، ولكن لا يمكننا تركه بالخارج في العراء هكذا ليلا |
| Hak ettiğin şey nedir? Senin gibi yetenekli ve deneyimli bir adam, yakılmış, açıkta kalmış, bir hiç mi? | Open Subtitles | رجل بمهاراتك , بخلفيتك , مكشوف ,فى العراء , بلا شيء ؟ |
| Evleri yok edildi, ve açıkta kalan yavruları da kaçınılmaz olarak ölecekler. | Open Subtitles | مسكنهم قد دُمِّر، وحتماً ستهلك يرقاتهم في العراء. |
| Ama burada açıkta satılırken böyle birşeyin kara borsasına ne gerek var? | Open Subtitles | ولكن ، لستَ بحاجة لبيع شيء من هذا القبيل في السوق السوداء عندما تستطيع بيعه هنا في العراء |
| açıkta bir yere park edin, sizi görebileceği bir yere. | Open Subtitles | أوقف سيّارتكَ في العراء حيث يستطيعون رؤيتها |
| Çoğu kuşun yumurtası, birkaç saatliğine açıkta bırakılırsa soğur ve kabukları kırılmaz. | Open Subtitles | معظم بيض الطيور ،الذي يُترك مكشوف حتى ولو لساعات قليلة يتعرض للبرودة ، ولا يفقس أبداً |
| Bu cihazın altında açıkta kalan bir kablo var, oyuğun kenarlarına değiyor ve bu da kısa devre yaptırıyor. | Open Subtitles | يوجد سلك مكشوف تحت هذا الجهاز وهو يلامس جدار فجوة ويسبب دائرة كهربية قصيرة |
| Kasırga çıkınca yapılan en büyük hata pencereleri açıkta bırakmaktır. | Open Subtitles | أكبر خطأ يرتكبونه في العواصف ترك النوافذ مكشوفة |
| Resif ufak balıklara korunak oluyor fakat kral balıkları hâlâ açıkta. | Open Subtitles | تزوّد الشعاب المرجانية المأوى للسمك الأصغر، لكن تظلّ أسماك جاك مكشوفة. رغم ذلك، قد تكون هذه فرصة |
| Kuş kanadı gibi güçlü ve zarif olduktan sonra açıkta kalmasının ne önemi var? | Open Subtitles | مالخطأ إن كانت الدعائم مكشوفة طالما أنها قوية ومتقنة، مثل أجنحة الطيور؟ |
| - Sağ tarafını açıkta bıraktın, onun işini kolaylaştırdın. | Open Subtitles | و تركتَ جانبكَ اليسار مكشوفاً أنتَ يسّرتَ عليه الأمر |
| ..kendimizi daha iyi savunabiliriz, böyle açıkta durmayız, bilemiyorum. | Open Subtitles | يمكننا حماية أنفسنا بشكل أفضل و لا نكون بالعراء لا أدري |
| Geceyi açıkta geçirip ancak gün ağarınca geri döneceğiz. | Open Subtitles | سنبقى بعيدا عن الشاطئ بقية الليل ولكن نعود حتى شروق االشمس |
| Bizi açıkta yakaladılar, takım telef oldu. | Open Subtitles | ماذا ؟ انهم حاصرونا فى الخلاء و عزلونا . |
| Bütün birimler, hedef açıkta. İşini bitirin! | Open Subtitles | إلى كل الوحدات، الهدف على مرأى الجميع اقضوا عليه |
| Gol sahasına doğru açıkta bir yakalayıcı gördü. | Open Subtitles | لديه مستلم غير ممسوك في نهاية منطقة |
| Bu yüzden açıkta değiş tokuş riskini alamayız. | Open Subtitles | ..لذلك لا يمكن المخاطرة بفعل هذا في مكان مفتوح |
| Ben açıkta otururum. Siz kapalıda oturabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا سأجلس في الدرجة العلوية و أنتما يمكنكنا الجلوس في الأمام |
| Şu an dünyada yalnızca bir tane kaldı; kıyıdan dokuz mil açıkta ve 65 fit derinde. | TED | ولم يتبقي سوى واحد فقط: يبعد 9 أميال من الشاطئ وعلى عمق 65 قدم. |
| Bilirsiniz, 50 metre uzun bir mesafe olabilir, eğer tamamen açıkta iseniz, ama sığınağa varmayı başardık. | TED | كما تعلمون 50 مترا يمكن أن تكون مسافة طويلة إذا كنت مكشوفا تماما. لكننا تمكنا من الوصول للملجأ. |
| açıkta olmak rahatsız ediyorsa, üstünü kapatabilirim. | Open Subtitles | إذا لا تمانعين الهواء المنعش يمكنني أن أغلقها بالغطاء |