Bence Barricini ailesi orada bir dükkan açıp çikolata satmalı. | TED | أعتقد أن على أسرة باريسيني فتح متجر هناك لبيع الشوكولاته. |
Hiç bir köpek ön kapıyı açıp, Rafın en üstüne ulaşamaz. | Open Subtitles | وبذلك ليس بإمكان الكلاب فتح الباب أو الوصول إلى القسم العلوي |
Nedenini öğrenmek için de o yumurtayı açıp, bakmam gerekiyor. | Open Subtitles | و أريد أن أفتح هذه البيضة و أرى ما بداخلها |
Sırlarla dolu küçük kutunuzu açıp, bana neler olduğunu söyleseniz artık diyorum. | Open Subtitles | لذا لمِ لا تقوما أنتما الإثنان بفتح وعاء أسراركم وتخبراني بما يجري؟ |
Kendi başına uçacak kadar güçlendiğinde kutusunu açıp onu özür bırakmıştım. | Open Subtitles | وعندما استجمع كامل قوته ليطير بنفسه، فتحت له باب القفص وحررته. |
O tür konuşmaları durdurmanın tek yolu, dar kafalı arkadaşlarımızın gazetelerini açıp şehirdeki en güzel bebeğin resimlerini görmeleri. | Open Subtitles | انت على حق الطريقة الوحيدة لإغلاق هذا الحديث هو أن يفتح أصدقائنا الجرائد ويشاهدوا صورة أجمل طفل فى المدينة |
Bıçak yarası varsa bazen yarayı iyice açıp, kontrol etmek gerekir. | Open Subtitles | مع جرح السكين، أحياناً يجب أن نفتح الجروح لنرى مدى الضرر |
Evet, siz bize kapıyı açıp bildiklerinizi anlatın biz de kendi bildiklerimizi anlatalım. | Open Subtitles | أجل، لذا افتح الباب فحسب وأخبرنا بما تعرفه، وسنخبرك بما نعرفه نحن موافق؟ |
Kapıyı açıp odaya girdiğinde kapıyı tamamen açtığından emin ol ve açık bırak. | Open Subtitles | الآن ، عندما تفتح الباب وتدخل الغرفة تأكد من فتح الباب وتركه مفتوحاً |
Papazınla konuştuğun gibi ağzını açıp, bütün detayları sesli bir şekilde söyleyeceksin. | Open Subtitles | سيتوجّب عليكِ فتح فاهكِ وقول الأمر بصوت مرتفع وبالتفصيل، وكأنكِ تخاطبين كاهنكِ |
Çünkü dolabı açıp bizi görseydi şu anda hapishanede olurduk. | Open Subtitles | لأنه إن فتح تلك الخزانه ورأنا لكنا في السجن الآن |
Hayır, çünkü zırt pırt kapağı açıp ısıyı dışarı çıkarıyorsun. | Open Subtitles | كلا، لأنك لا تكفين عن فتح الفرن و إخراج الحرارة. |
Evi terkedersen, gazı açıp kedimi öldürürüm. | Open Subtitles | إذا تركت هذا البيت ، سوف أفتح الغاز و أقتل نفسى |
Elbise dolabını açıp boş askılıkları gördüğümde ise... | Open Subtitles | وعندما أفتح الخزانة وأرى رفوف الملابس الفارغة.. |
Senin için avucunun içini açıp... oradaki kasları parçalamayı uygun buldum. | Open Subtitles | فى حالتك، سوف أبدأ بفتح كف يدك وأحفر خلال العضلات الرفيعة |
lambayı aynı anda açıp kapamaya çalıştılar. Ve aradaki zamanı gerçekten iyi kaydettiler. | TED | كان كل واحدٍ منهم يحمل مصباحاً، فيقوم بفتح مصباحه ومساعده كذالك. وحصلوا على التوقيت بشكل جيد، |
Eğer ağzını açıp bir yaş söylersen, ...bir yaş söylersen, çok pişman olursun. | Open Subtitles | إن فتحت فمك و قلت عمر. اي عمر, لا توجد عودة من ذلك. |
İncelediğimiz suçların yüzde doksanında insanlar kapıyı açıp suçluları içeri davet etmiş oluyorlar. | Open Subtitles | تسعون بالمئة من الجرائم التي نحقق بها يفتح الناس الأبواب و يدخلون المجرمين |
Dinle, gel şu ambar kapaklarını açıp aşağıya doğru bağıralım. | Open Subtitles | اسمع، دعنا نفتح تلك البوابات ونصرخ بالأسفل |
O hayali dünyaya gidip, orada yaşamak isterdim. Bunun için de insanların gardıroplarını açıp dururdum. (Gülüşmeler) Annemin erkek arkadaşının gardırobunun içini incelerdim, orada gizli ve büyülü bir ülke falan yoktu. | TED | تمنيت ان أعيش في العالم الخيالي، اريد فقط ان افتح خزانات ملابس الناس. حتى خزانة صديق أمي، ولم تكن هناك ارض سرية سحرية. |
Bu şişeyi açıp içine gömülmek istememin sebebi senin bize yaptıkların. | Open Subtitles | سبب رغبتي لفتح هذه القنينة والإنغماس فيها هو ما فعلتِه بنا. |
Şimdi portalı açıp sizin Milo ile konuşmanızı sağlamanın zamanı geldi. | TED | وهذه هو الوقت الذي تصبح فيه اللعبة مفتوحة المصاريع وسوف يتمكن اللاعب من التحدث الى مايلو |
Kasayı açıp, siyah çantayı alıp taksiye mi dönüyorum? | Open Subtitles | إذن سأفتح الخزينة، وأخرج الحقيبة السوداء وسأنتظرك هنا في سيارة الأجرة |
Göz açıp kapayana kadar dünyanın değişimini gördüm. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ قادر على رُؤية العالمِ المتغيرِ فى لمح البصر |
Arkadaki dairesel paneli açıp küçük düğmeye basman gerekiyor. Senin için kilidini açtım. | Open Subtitles | إفتح اللوحة المستديرة في الخلف وإضغط الزرَّ الصغير |
Tamam, şimdi kutuyu açıp ona biraz koklatın. | Open Subtitles | حسنا، افتحي الزجاجة وأعطيه القليل |
Orada öncelikle gözlerimizi açıp etrafı inceleyeceğiz. | Open Subtitles | بمجرد أن نبدأ فى السير سنفتح عيوننا ونبدأ فى البحث |
Okul başladığında kitabı açıp onu bükmeyi özlüyorum. | Open Subtitles | وأنا اشتقت لبداية فصلٍ دراسيٍ جديد وفتح كتبٍ جديدة .. |