| Özellikle ağaçlarda yaşamak konusunda uzmanlaşmış bazı türlerin nesli tükendi. | Open Subtitles | بعض الأنواع التي كانت مُتخصصة في العيش على الأشجار إنقرضت |
| Onlara ağaçlarda yardım eden kuyruklar karada yürümelerini zorlaştırdı. | TED | الذيول التي ساعدتهم على الأشجار بدأت تعيق قدرتهم على المشي على اليابسة. |
| Buna rağmen, bu şiddet ve kaos topraklarında siz ağaçlarda sallanan gizli gülüşmeleri duyabilirsiniz. | TED | ورغم ان الكونغو بلد العنف والفوضى الا انه يمكن سماع ضحكات خفية تتجول على اغصان الاشجار |
| Kuyruksuz maymunların ataları ağaçlarda yaşamıştı. Bizim atalarımız ovalara inmişti. | TED | ظل جدود القرود على الاشجار اما جدودنا فقد نزلوا الى الارض |
| Bir metreden az boyuyla bu dinozor, ağaçlarda yaşamaya mükemmel bir şekilde uygundu. | Open Subtitles | بطوله الأقل من المتر الواحد، كان ديناصوراً تكيـَّف بشكلٍ رائع للمعيشة بين الأشجار |
| Gözlerinizi yukarıda tutun. Bu hoş çocuklar ağaçlarda da saklanabilir. | Open Subtitles | راقبوا المناطق العليا , يمكن لأولئك الفتية الاختباء في الأشجار |
| Arı kovanlarının ağaçlarda olmaları gerekir. | Open Subtitles | من المفترض أن خلية النحل تكون بالأشجار. |
| Bu görünüşüme bakmayın, ben ağaçlarda yaşayan birisi değilim, | Open Subtitles | بالرغم من شكلي انا انا لست كالاشياء التي تعيش على الشجر |
| Ama bizim, çeşmelere ve ağaçlarda ışıklara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لكننا الآن نحتاج إلى نافورة أضواء على الأشجار |
| Ama bizim, çeşmelere ve ağaçlarda ışıklara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لكننا الآن نحتاج إلى نافورة أضواء على الأشجار |
| - Roketler gerçekte ağaçlarda büyümüyor. - Biliyorum, efendim. | Open Subtitles | الصواريخ ليست تنمو على الأشجار أيتها الرائد أعلم ذلك .سيدى |
| yerde yaşayan korkunç yaratıklardan dolayı ağaçlarda yaşıyorlardı. | Open Subtitles | انهم يقيمون في منازل على الاشجار. للهروب من المخلوقات البرية التي تعيش بالاسفل |
| Küçükken, babam bebeklerin ağaçlarda büyüdüğünü söylerdi. | Open Subtitles | هل تعلم عندما كنتِ صغيره ابى قالى , ان الاطفال ينمو فى الاشجار |
| "Sen ki, ağaçlarda gezen kanatları hafif orman perisi" "Kayınların yeşiliyle ahenkli bir entrika, sayısız karartılar | Open Subtitles | كضوء الفجر عندما يستلقي على الاشجار كلحن متناسق من الخضرة والظلال |
| Eğer ailede ben olmasaydım, ağaçlarda yaşayıp, meyve yiyor olurlardı. | Open Subtitles | لو عاد الأمر لي لجعلت عائلتي تعيش عارية بين الأشجار وتأكل التوت |
| Elizabeth, ağaçlarda yaşıyorlar. Atlantis onlar için büyük bir adım olur. Ayrıca kendilerini sebepsiz yere öldürmekten vazgeçerler. | Open Subtitles | إنهم يعيشون بين الأشجار بخلاف أنه يمكنهم الكف عن قتل أنفسهم دون سبب |
| Çünkü ağaçlarda çok faza dünya dışı canlı var. | Open Subtitles | لأن هناك العديد من المخلوقات بين الأشجار. |
| ağaçlarda yaşamaları beni şaşırtmadı. | Open Subtitles | لستُ متفاجئة بذلك إذا كانوا يعيشون في الأشجار |
| Sorun muzlarda değil, onları etrafta sallayan ağaçlarda. | Open Subtitles | ليست المشكلة في الموز بل في الأشجار التي تحملها |
| Üç tane ağaçlarda, iki tane de mağaralarda vardı. | Open Subtitles | كان هناك ثلاث بالأشجار و اثنان بالكهوف |
| Bu adam onların ağaçlarda yetiştiğini sanıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يعتقد بأنهم يزرعون البنادق على الشجر |
| Gaoligongshan'daki sabit nem oranı ağaçlarda yıl boyunca meyve olmasını sağlıyor. | Open Subtitles | الرطوبه ثابتة في هذه الغابه يعني انه طوال السنة هناك دائما فاكهه في الشجر. |