| Peki... ağabeyinle birlikteyken, uçabiliyorsun, ve ressamla birlikteyken de-- | Open Subtitles | , إذاً . . عندما تكون مع أخيك , يمكنك الطيران |
| Cuma günü akşam yemeğinde ağabeyinle görüşüyoruz, değil mi? | Open Subtitles | إذاً، ألا نزال على موعد للقاء أخيك للعشاء ليلة الجمعة؟ لا |
| Askerlerin ağabeyinle ilgili neler söylediklerini duydun mu? | Open Subtitles | هل سمعت جنود البحرية يتحدثون عن أخيك هناك ؟ |
| Dairelerin hepsi güzel de bence önce ağabeyinle olan durumu çözmelisin. | Open Subtitles | كلّها تبدو شققًا جميلة، ولكنّي أرى أن تتصالحي مع أخيكِ |
| Sonunda hakkında konuşmayı reddettiğin gizemli ağabeyinle tanışabileceğim. | Open Subtitles | أخيرًا سأتمكن من مقابلة اخيك الغامض والذي ترفض الحديث عنه |
| Ee, artık ağabeyinle konuşmak istemiyor musun? | Open Subtitles | ما عُدتِ تقولين مرحبا لأخيكِ الكبير؟ |
| Bir başına ağabeyinle ilgileniyorsun. | Open Subtitles | أنتما تعتمدانِ على نفسيكما ،، أنتَ تتكفلُ برعايةِ أخيكَ |
| Bunun ağabeyinle ilişkine zarar verip vermemesi sana bağlı. | Open Subtitles | يمكن أن تدع هذا يخرب علاقتك مع أخيك .أو العكس |
| Hareketlerin öylesine tahmin edilebilir ki ağabeyinle anlaşma yapmak zorunda kaldım. Kendisini de hiç sevmem. | Open Subtitles | أنّ تصرّفاتك متوقّعة جدًّا، فاضطررت للتحالف مع أخيك الذي لا أطيقه |
| Yani seni hapishaneye kilitleyen ağabeyinle ve senden hep aşağıda olan stabil çocukla müttefik olmayı mı seçiyorsun? | Open Subtitles | لذا آثرت التحالف مع أخيك الذي حبسك في سجن والسائس الذي ما زال حتّى الآن أدنى منك؟ |
| Bu karınla oynaman gereken bir oyunmuş gibi ağabeyinle değil. | Open Subtitles | ذلك يبدو كأنها لعبة يجب أن تلعبها مع زوجتك ليس مع أخيك |
| Senin ağabeyinle evleneceğim ve sen beni sonsuza kadar bırakacaksın, değil mi? | Open Subtitles | سأتزوج أخيك و ستتركني للأبد أليس كذلك؟ |
| Artık ağabeyinle işler yolunda. | Open Subtitles | انظري، الأمور طيّبة مع أخيك الآن |
| - ağabeyinle böyle konuşamazsın. | Open Subtitles | لا تتحدث مع أخيك بهذه الطريقة. |
| Az önce ağabeyinle konuştum. | Open Subtitles | أنا تحدثت للتو مع أخيك |
| ağabeyinle iyi arkadaşız. | Open Subtitles | أنا صديقةُ أخيك |
| Baltimore'da olduğun süre boyunca sürekli ağabeyinle birlikteydin. | Open Subtitles | أنت كنت مع أخيك طوال الوقت أثناء تواجدكما (في (بالتيمور |
| Tamam, anladım. ağabeyinle senin aranda, çok gizli. | Open Subtitles | أعلم، فهمتُ، أمر سرّيّ بينكِ وبين أخيكِ مفهوم |
| Dairelerin hepsi güzel de bence önce ağabeyinle olan durumu çözmelisin. | Open Subtitles | كلّها تبدو شققًا جميلة، ولكنّي أرى أن تتصالحي مع أخيكِ |
| Sırf senin yakınında olmak için ağabeyinle vakit geçirirdim. | Open Subtitles | لقد كُنت أقضي وقتاً طويلاً حول أخيكِ فقط لأكون حولك |
| O zaman, dersten sonra eve gelip, ağabeyinle senin için yemek hazırlayabilir miyim? | Open Subtitles | لذا باستطاعتي ان اعود بعد الدرس و اجهز كل شيء من اجل العشاء مع اخيك الليلة؟ |
| Önemli bir konu hakkında ağabeyinle konuşmam gerek. | Open Subtitles | أريد أن أتحدّث لأخيكِ بشأن أمرٍ مهم |
| Cyril, bir dakika bekler misin, ağabeyinle görüşeceğim? | Open Subtitles | أتَسمَحُ لي أن أتَكَلَّمَ معَ أخيكَ دَقيقَةً يا (سيريل)؟ |