"ağlıyorlar" - Translation from Turkish to Arabic

• يبكون
• يبكين
• ويبكون

Pekala, senin burada keyfin yerinde, ama geride bıraktığımız insanlar ağlıyorlar.
حسناً، يمكنكِ الضحك الآن، لكن بعضٌ من أولئك الأشخاص كانوا يبكون

Çok acıklı. Kocaları yok ve ağlıyorlar.
هذا مؤسف للغاية ليس لديهم أزواج و يبكون كثيراً

Ve şu anda... siz aptal eşekler gibi gülerken... onlar mezarlarında ağlıyorlar!
و بينما تضحكون كالأغبياء هم يبكون على حالنا فى قبورهم

ağlıyorlar, çığlık atıyorlar inliyor, kahkaha atıyorlar, dayanılmaz bir şey bu!
انهم يبكون .. انهم يجأرون يئنون , و يضحكون انهم غير قابلين للاحتمال

- Evet, şu an üzgünler ve ağlıyorlar.
أجل، والآن هنّ حزينات ويجلسن في مكان ما يبكين

Ve seni çok seviyorlar. Biliyor musun senin için ağlıyorlar?
ويحبونك كثيراً ويبكون لأجلك، تعرفين

İşte o zaman tüm çocuklar ailelerini özlemeye başlıyor ve gece boyunca ağlıyorlar.
بدأ كلّ الأطفال يفتقدون لآبائهم و ظلّوا يبكون طوال الليل

Bütün gece işiyorlar, bütün gün ağlıyorlar, ve bilgisayarı hep büyük fonda kullanıyorlar.
إنهم يتبولون طوال الليل، يبكون طوال اليوم وكلّ مرّة يستعملون الكمبيوتر يكون حجم الخطّ عملاقا

Benim oğullarım hala ağlıyorlar.
ليس بالنسبة للرجل أبنائي ما زالو يبكون

Ne zamandır tımarhaneyi deliler yönetiyor? Bağırıyor ve sonra ağlıyorlar tıpkı senin gibi.
.إنهم يصرخون و يبكون .كما تفعل الآن

Onlar kocamı öldüren adam için ağlıyorlar.
إنهم يبكون للرجل الذي قتل زوجي

Çocuklarım geceleri hâlâ babaları için ağlıyorlar.
أطفالي.. ما زالوا يبكون على أبيهم ليلاً

Kızlar çok üzüldüler, her gece ağlıyorlar.
البنات مدمرات يبكون طوال الليل

Hayranların resmen "İçerden"in devamı için ağlıyorlar ve açıkçası, yayımcında.
إن معجبيك يبكون طالبين لتتمة لكتاب "ذا إنسايد"، وبصراحة, وكذلك رئيس دار النشر الخاص بك.

Geceleri açlıktan ağlıyorlar.
انهم يبكون من الجوع في الليل

Çocuklar ağlıyorlar.
الأطفال يبكون ، أتعلم ؟

Sadece bebekler gibi ağlıyorlar.
ولكنهم يبكون كالأطفال حقيقة

- ağlıyorlar. Evet. - Hayır.
يبكون نعم وينتحبون - لا أصدقك -

- Evde. ağlıyorlar.
في البيت يبكون

ağlıyorlar mı?
يبكون ؟

Hala salya sümük ağlıyorlar mı?
مازلن يبكين ويسيل مخاطهن بالخارج؟

Onları ağaca kadar kovalıyor ve ağlıyorlar.
بل يطاردهم فيتسلقون شجرة ويبكون.