| Yerde aşırı doz uyuşturucu aldığı için yatan bir kız vardı. | Open Subtitles | وكانت هناك فتاة مستلقية على الأرض تلقت جرعة زائدة من المخدرات |
| Bu adamlara neden aşırı doz verdiğini bilmediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | تظنين أني لا أعلم لماذا وضعت جرعة زائدة للضحايا ؟ |
| Bu aşırı doz şoklarından biri okuldan sonra oldu yani kütüphane çocukla doluydu ve patırtı yapıyorlardı. | TED | حالة جرعة زائدة واحدة على وجه الخصوص وقعت بعد المدرسة، إذا كانت المكتبة مليئة بالأطفال، الضوضاء والاضطراب. |
| Tüm dünyevi malın mülkün bu boktan otel odasının içinde ve eğer bugün aşırı doz alırsan, hiçkimse cesedini talep etme zahmetine girmez. | Open Subtitles | كل ماتملكينه في هذه الحياة غرفة حقيرة في نزل حقير و إذا أخذت جرعة مفرطة اليوم فلا أحد سيكلف نفسه عناء المطالبة بجثتك |
| - Ben Bowers'a Oksikodon yazdı ve Ben Bowers aşırı doz Oksikodon'dan öldü. | Open Subtitles | لقد كتب وصفة الكيسكودوني لبن وبن توفى بسبب الجرعة الزائدة من هذا الكيسكودوني. |
| Peki Rogers? Şey, dün gece ona aşırı doz vermedin, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، إنك لم تعطها جرعة زائدة ليلة أمس ، أليس كذلك ؟ |
| Neden aşırı doz vermiyorsun ya da merdivenlerden aşağı falan itmiyorsun! | Open Subtitles | لم لا تعطينني جرعة زائدة لأموت أو تدفعينني من أعلى السلم؟ أو أي طريقة أخرى ؟ |
| Nedeni de aşırı doz novakain ve adrenalin karışımı. | Open Subtitles | سببته جرعة زائدة من النوفوكاين والأدرينالين |
| - Bu kız kesinlikle aşırı doz aldı. | Open Subtitles | هذه الفتاة بالتأكيد أخذت جرعة زائدة. اللعنة علي. |
| İki günde başıma gelen ikinci aşırı doz bu! | Open Subtitles | هذه ثاني مرة في يومين امرأة تأخذ جرعة زائدة و هي معي. |
| Her türlü aşırı doz gördüm ben. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الأشخاص و هم يتعاطون جرعة زائدة |
| Bak doktor, kız aşırı doz aldı ve bir saatten fazladır, tek kelime etmedi. | Open Subtitles | دكتور الفتاة تناولت جرعة زائدة فقدت وعيها منذ ساعة |
| Büyük memeli kızı hatırlıyor musun? Banyomda aşırı doz alanı? | Open Subtitles | هل تتذكر تلك المرة بحلماتها العظيمة حينما تناولت جرعة زائدة بحمامى ؟ |
| aşırı doz alan bu çocuğu ne kadar tanıyordun? | Open Subtitles | كارولين ، كيف عرفتي هذا الولد التي تنوال جرعة زائدة ؟ |
| Tekrar ediyorum:aşırı doz mu, intihar mı bilmiyoruz. | Open Subtitles | مرةً أخرى , لا نعلم إن كانت جرعة مفرطة أو انتحار |
| Sadece aşırı doz değil resmen kız kardeşin öldü. | Open Subtitles | لم تتعاطى جرعة مفرطة وحسب شرعاً، أختك ماتت |
| Bu bizim aşırı doz tatbikatımız oldu çünkü o zaman tek yapabileceğimiz buydu. | TED | لقد أصبح هذا تدريبنا على الجرعة الزائدة لأنه في ذلك الوقت، كان كل ما يمكننا القيام به. |
| Ben senin evine aşırı doz almış bir karı getirirsem iğneyi ben vururum. | Open Subtitles | عندما احضر عاهرة بجرعة زائدة إلى بيتك عندئذ انا سأعطيها الحقنة |
| Geçen sene yanlışlıkla aşırı doz alınca ben de yatmıştım orada. | Open Subtitles | لقد كنتُ هناك العام الماضي بعدما أخذت جرعة زائده بالصدفه |
| aşırı doz olsaydı, otopside çıkardı. | Open Subtitles | اذن, ان كان جرعه زائده فستظهر في التشريح. |
| Lisedeki bir çocuk aşırı doz almış. Dennis Craig. | Open Subtitles | تناول صبي كمية زائدة في المدرسة الثانوية، (دانيس كريغ) |
| Penisinden aşırı doz olacak kadar kokain çekmene imkan yok. | Open Subtitles | لا يمكنك إمتصاص كوكائين كافي لقضيبك للوصول لجرعة زائدة |
| Ama klinik faz çalışmalarına ulaşamadan aşırı doz ilaç alarak can verdi. | Open Subtitles | لكن قبل الوصول إلى التجارب السريرية ماتت بسبب تناولها جُرعة زائدة كما يبدو |
| Sen sessiz kaldığın için ona aşırı doz verebildik. | Open Subtitles | لأنك لم تتفوهي بكلمة تمكنّا من إعطائه الجرعة المفرطة. |
| Ne yazık ki, yanlışlıkla olmuş bir aşırı doz olayı bunun doğal bir sonucu olarak, acımasız, yersiz medyanın dikkatini çekti. | Open Subtitles | للأسف, حادث الجرعه الزائده الذي تتبع اهتمام الإعلام القاسي و الغير مرخص به كان نتيجه لذلك |
| Ona güçlerini veren solar radyasyondan aşırı doz vererek onu zehirledim. | Open Subtitles | أن أقوم بتسميمه بجرعة مفرطة من نفس الشيء الذي منحه قواه الخارقة |
| Oysaki aşırı doz almaktan tutuklanmış ve akıl hastanesine yatırılmış. | Open Subtitles | في الواقع كانت جرعة مخدرات زائدة والتي أدخلته مصحة عقلية |