| Bu sabah acil serviste intihar eden bir hastaya bakmıştın. | Open Subtitles | كان لديك حالة إنتحار هذا الصباح أتت إلى غرفة الطوارئ |
| acil serviste hastalara bakmakla bir animasyon oluşturmak tabii ki çok farklı işler. | TED | الآن نرى أن العناية بالمرضى في غرفة الطوارئ وتصميم الأفلام المتحركة هما عملان مختلفان تماماً. |
| acil serviste olsaydı belki onu kurtarabilirdim. | Open Subtitles | لو كان في غرفة الطوارئ لكان في استطاعتي إنقاذه |
| Bazen 7 yıl önce acil serviste yaşadığım | TED | أحياناً تعود بي الذاكرة لتلك الليلة في قسم الطوارئ |
| acil serviste yapılan kontrollere göre, kanında yüzde 10 oranında alkol bulunmuş. | Open Subtitles | حسب تقرير المعمل في الطوارئ فقد كانت نسبة الكحول في دمه 0.10 |
| Bu zarfla acil serviste boy gösterdiğinizde kayıt işleminiz çok daha kesin ve kolay olacaktır. | TED | عندما تظهر في غرفة الطوارىء مع هذه الحزمة، إدخالك سيكون مبسطاً بطريقة ملموسة. |
| Billy'nin uyuşturucu komasında acil serviste birlikteydik. | Open Subtitles | لكني وقفت بجوارة في غرفة الطواريء عندما تناول بيلي جرعة زائدة |
| acil serviste. Dolunayın olduğu cumartesi akşamları. | Open Subtitles | تعرفين , غرفة الطوارئ القمر ليلة التمام من ليلة السبت |
| Olabilirler Aslında... bir keresinde acil serviste çalışıyordum ve bir bir adam, namuslu bir adam geldi ve şikâyeti-- | Open Subtitles | حسناً ، إنهم ممكن أن يكونوا كذلك حسناً أنا أتذكر هذا الوقت أنا كنت أعمل في غرفة الطوارئ وهذا ، هذا |
| 10:05'de, acil serviste uyanacaksın. | Open Subtitles | في الساعة العاشرة وخمس دقائق سوف تستيقظ في غرفة الطوارئ |
| Kimse istemiyorsa Noeli bir acil serviste geçirmek zorunda olmamalı. | Open Subtitles | لا يجب ان يُحتجز أحد في غرفة الطوارئ ليلة عيد الميلاد ان كان لا يريد |
| acil serviste akciğerine bakılmış, bir şey yokmuş. | Open Subtitles | تفقدت غرفة الطوارئ وجود أي تسرب بالرئة، لم يجدوا |
| acil serviste yatıştırıcı vermişlerdir. Dozu arttırmalıyız. | Open Subtitles | أفترض أن غرفة الطوارئ أعطتها بعض المهدئات، علينا تزويد الجرعة |
| acil serviste kalp fonksiyonlarına bakılmış, kalbi iyi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو قلبها جيداً فحصت غرفة الطوارئ قلبها جيداً |
| Bu seferkini kaçırdın ama eminim acil serviste yardıma ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لقدأفسدتِالأمرفيهذا, لكنني متأكد أنهم يحتاجون مساعدة في قسم الطوارئ |
| Galiba kanında acil serviste verdiklerinden başka şeyler de var. | Open Subtitles | أظن أن الفتى تناول شيئا قبل أن يصل إلى قسم الطوارئ. |
| acil serviste yukarı ve aşağı sindirim sistemine bakmışlar. | Open Subtitles | لقد أجروا في الطوارئ فحص معوي للجزء العلوي و السفلي. |
| Geceleri acil serviste, tam anlamıyla bir panik ve, baskı hakimdir. | Open Subtitles | معظم الليالي، في غرفة الطوارىء وسط المدينة. يكون هناك فوضى ودمّ، ورُعب تحت رحمة إلهيّة. |
| O gün, acil serviste çok hasta vardı. | Open Subtitles | كان هناك العديد من المرضى في غرفة الطواريء في ذلك اليوم |
| Stajyerken acil serviste nöbetçiydim. | Open Subtitles | في الطواريء . كنت في مناوبة خلال فترة تدريبي |
| Bu, hastanın acil serviste çekilen ekokardiyogramı. | Open Subtitles | هذا مخطط نبض القلب أخذ للمريض في قسم الطواريء |
| acil serviste hata yapmışlar. Çocuk beyin sarsıntısı geçirmiş. | Open Subtitles | جميل، أخطأوا بغرفة الطوارئ بالتأكيد الفتى لديه ارتجاج |
| Minkins ve Dolson geldiğinde acil serviste kim görevliymiş öğrenmem lazım. | Open Subtitles | l حاجة لمعْرِفة الذي كَانَ على الواجبِ إي آر عندما Minkins وDolson رَأيا. |
| Gecenin bir yarısı acil serviste sonsuza dek bekliyor gibiydik. | Open Subtitles | كنافيمنتصفالليل, ذهبنا لغرفة الطوارئ. و إنتظرنا طويلاً بدون أن ينتبه لنا أحد. |