| O zaman bu seni hastaneden götüren adam değil. | Open Subtitles | أذن هذا ليس الرجل الذي أخذكي من المستشفى ؟ |
| Kendi iş ortaklarının eliyle ölen bu adam iki gün önce gelen adam değil. | Open Subtitles | إن الرجل الذى مات على أيدى شركائه ليس الرجل نفسه الذى وصل قبل يومين |
| O politik bir adam değil, fakat bu aldatıcı görünüşün altında o bize demokrasi kurumunu yükseltebileceğimiz bir yer verdi. | TED | إنه ليس رجلاً سياسياً، و لكنه بهذا الرداء أعطانا مؤسسة للديمقراطية في بلدنا، و من هنا نستطيع أن ننمو و نتطور. |
| O örümcek adam değil. Örümcek adam insanlara yardım eder. | Open Subtitles | هو ليس رجل عنكبوت، فالرجل العنكبوت يتحرك منقذاً الناس. |
| Ruh eşim, beni karavaın arkasında hamile bırakan bir adam değil. | Open Subtitles | توأم روحي ليس شخص ما جعلني حامل في مؤخرة السيارة |
| Çünkü o artık aşık olduğum adam değil ve uzun zamandır da böyle. | Open Subtitles | لإنهُ ليس الشخص الذي وقعت في غرامهُ. وهو لم يعد كذلك منذ فترة. |
| Birlikte olmaya değer tek adam değil ki. | Open Subtitles | إنه ليس الرجل الوحيد الذي يستحق الزواج منه |
| Bak, belki umduğumuz adam değil, ama sıradaki kişi o, ve bu filonun yatıştırmaya ve istikrara ihtiyacı var tam olarak askeri komutanın temin edebileceği bir şey. | Open Subtitles | أنظر , ربما هو ليس الرجل المناسب لكنه التالى بالتسلسل الأسطول بحاجة للإستقرار والإطمئنان |
| Karşına almak isteyeceğin bir adam değil. | Open Subtitles | أخبرتها ، ليس الرجل الذي تريدين العبث معه |
| Biliyorum, yaş günlerine giden kel adam değil. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه ليس الرجل الأصلع الذي يأتي في أعياد الميلا |
| Bilgiler aynı ama bu vurduğum adam değil. | Open Subtitles | هذه نفس المعلومات، لكن هذا ليس الرجل الذي أطلقت عليه النار. |
| Az önce arkadaşlarını korumak için 15.000 volt yiyen adam dosyada okuduğum adam değil. | Open Subtitles | الرجل الذي احتمل خمسة عشر ألف فولت من اجل أصدقائه ليس الرجل الذي قرأت ملفه |
| Korktuğun için özür dileyeceksen, adam değil, bir çocuksun. | Open Subtitles | إذا كنت ستعتذر لأنك خائف فستكون طفلاً و ليس رجلاً |
| Bir adam tanıyorum. adam değil de, iblis. | Open Subtitles | أعرف ذلك الرجل جيداً , ليس رجلاً ولكنه أكثر من كونه شيطاني كثيراً |
| Bu bir şeyler uydurup onlar sergileyen bir adam değil. | Open Subtitles | هذا ليس رجل يقوم بتأليف سيناريوهات خيالية. |
| Ama bunu sadece bir baba anlar, soysuz bir adam değil! | Open Subtitles | ولكن الأب وحده من يفهم هذا ليس رجل فاسد |
| Aslında o kadar da kötü bir adam değil. - Onlar için zor olan kısım yeni başladı. | Open Subtitles | أتعلمين , ليس شخص سئ في أخر الأمر ماذا لو كان أصعب شئ لهما قد بدأ للتو ؟ |
| O bu yola birlikte çıktığımız adam değil artık, bunu biliyorsun. | Open Subtitles | إنه ليس الشخص الذي بدأنا معه وأنت تعرف هذا |
| O, hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi isteyecek bir adam değil. | Open Subtitles | هذا ليس شخصاً يريد أن يقضى بقية حياته فى السجن |
| Bunu bile yapabilecek özgüveni yoksa aslında o kadar da adam değil demektir. | Open Subtitles | ما الذي يمكنني قوله, إن لم يمتلك الرجل الثقة لفعل هذا, إذاً فهو ليس برجل حقاً. |
| Böyle şeylerin peşini bırakan... bir adam değil bu adam. | Open Subtitles | وهذا الرجل ليس بالرجل.. الذي يدع الأمور وينساها. |
| Bunda garipsenecek bir şey yok. Sen yabancı ve yetişkin bir adam değil misin? | Open Subtitles | هل انت لست رجل ناضج حيث انت غريب بالنسبة لي؟ |
| Soğuk algınlığımı bir haftada iyileştirebileceğini söyleyen adam değil mi bu? | Open Subtitles | هذا نفس الرجل الذي قال أنه يستطيع معالجتي من البرد في أسبوع؟ |
| Bu gaz ona her ne yaptıysa, artık eskiden olduğu adam değil. | Open Subtitles | أياً ما فعله ذلك الغاز له، لم يعد الرجل الذي كان عليه |
| Şeytan gerçektir. O boynuzları ve kuyruğu olan kırmızı bir adam değil. | Open Subtitles | الشيطان حقيقي، و هو ليس رجلا صغيرًا أحمر لديه قرنين وذيل |
| - O adam değil, makine. | Open Subtitles | -إنه ليس بشخص إنه آلة |
| Oh bu arada, bahse girerimki bu Hill bizim sandığımız adam değil. | Open Subtitles | على اي حال , ربما اراهن بدولار ان هيل ليس رجلنا المطلوب |
| - adam değil, kadın. | Open Subtitles | ليس "هو" بل "هي" |