|      ailemizden geri kalanların tekrar bir araya geldiği gün sana lazım olacak.      | Open Subtitles |       ستحتاجها فى اليوم الذى ما تبقى فيه من عائلتنا سيوحد من جديد      | 
|      - Annenin ölümünün duruşmasında ailemizden ve arkadaşlarımızdan birçok kişi mahkeme salonundaydı.      | Open Subtitles |       أثناء محاكمتي لموت أمك العديد من أفراد عائلتنا وأصدقاءنا كانوا بقاعة المحكمة      | 
|      Dün gece Debra ailemizden birinin eşcinsel olup olmadığından söz ediyordu. Jeffrey mi?      | Open Subtitles |       لم أفعل قالت ديبرا البارحة إن كان أحد من عائلتنا شاذاً ؟      | 
|      Haklısın, sorumluluklarımızı yani ailemizden kalan mirası reddedemeyiz.      | Open Subtitles |       صحيح، لا يمكننا تجاهل المسؤولية التي ورثناها من عائلتنا      | 
|      Çünkü o zaman onun küçük kardeşi olabilirim, ve o da ailemizden biri olur.      | Open Subtitles |       لأنه وقتها سأكون أنا أخوه الصغير وسيكون هو كفرد من أسرتنا ألن يكون هذا عظيماً؟      | 
|      Halen ailemizden birisinin sorumlu olduğunu mu düşünüyorsun?      | Open Subtitles |       ما زلت تعتقد بأن شخصاً ما في عائلتنا , قد يكون المسوؤل ؟      | 
|      Artık ailemizden biri olduğuna göre bana buzdolabından küçük taze krem kasesini getirir misin.      | Open Subtitles |       و الآن طالما أنك أصبحت من عائلتنا. احضر لنا وعاء صغير من القشطة من الثلاجة.      | 
|      ailemizden hiç okumuş birisi çıkmadı derdi.      | Open Subtitles |       قالت ذات مرة، أن لم ذهب أحد من عائلتنا للمدرسة.      | 
|      Ve ben burda kayıp envanter için üzülüyorken ailemizden biri ölmüş.      | Open Subtitles |       كنت قلقة من النقص في الجرد, و الآن توفي أحد أفراد عائلتنا      | 
|      Yüzyıldır, ailemizden her kadın yemin ederken o gelinliği giymiştir.      | Open Subtitles |       لمئة عام النساء في عائلتنا ارتدوا نفس الفستان حينما قالوا نذورهم      | 
|      Biz ailemizden olanları kollarız hep.      | Open Subtitles |       إلى جانب ذلك، أعتقد أن خالك على ما يرام إنها عائلتنا الغربية دائما ما نعتني ببعضنا      | 
|      ailemizden biri banka soyunca, biz ailece Shabbat yemeği yeriz.      | Open Subtitles |       لذا بينما كان بعض الأفراد من عائلتنا يسرقون المصرف بقيتنا كانوا يتناولون عشاء شابات      | 
|      Tanrılar asla ailemizden birine kızmadılar.      | Open Subtitles |       14,901 الألهه لم تغضب على أى فرد من عائلتنا أبداَ. أمسك الخشب.      | 
|      ailemizden birisi öldüyse iyi olur hiç görmediğim tuhaf kuzenim hariç.      | Open Subtitles |       يستحسن أن يكون أحد في عائلتنا قد توفى الآن وليس قريب غريب لم أقابله من قبل      | 
|      Beraber, sürdürülebilir kaynakların olduğu bu dünyayı karşılayabiliriz, ailemizden ailenize.      | Open Subtitles |       معا، يمكننا الشجعان العالم الجديد المواردالمستدامة، من عائلتنا للك .      | 
|      ailemizden onlar! Çöp değiller.      | Open Subtitles |       إنهم أفراد عائلتنا وليسوا قمامة لنرميهم.      | 
|      Dostun bana mutlu küçük ailemizden ayrılmayı planladığını söyledi.      | Open Subtitles |       صديقُك أخبَرني أنّك تُخطط للهرب من عائلتنا السعيدة      | 
|      Bir daha evimize ya da ailemizden birine yaklaşmayacak.      | Open Subtitles |       لن يقترب مطلقا من منزلنا أو أي فرد من عائلتنا      | 
|      Evet, biliyorum, ve bu ailemizden kazandıklarını insanlarla paylaşman için büyük bir şans.      | Open Subtitles |       لا ، أنا متيقن من ذلك هذه فرصتك لتشاركي ذلك مع الناس ليتجاوز محيط أسرتنا      | 
|      ailemizden sır saklamamalıyız.      | Open Subtitles |       لا يجب أن تخفوا شيئاً عن ذويكم      | 
|      Bu doğru,çocuklar. Bu yüzden,ona ailemizden biri gibi davranın.      | Open Subtitles |       هذا صحيح ، يا أولاد ، عاملوه كأحد من أفراد العائلة      | 
|      Solonius, daima ailemizden biri olmuştur.      | Open Subtitles |       (سولنيوس) لطالما كان أخ لنا.      |