| -Bende de var. Bende akıcılık yok mu sanıyorsun? | Open Subtitles | أنا حصلت على فيضان أيضا ألا تعتقد أنني حصلت على بعض الفيضان؟ |
| -Bende akıcılık var. | Open Subtitles | أنا حصلت على فيضان |
| Eğlenceli aktiviteler ve ideal flörtüm sorulduğunda, para kaynakları yaratma (Gülüşmeler) ve Japonca'da akıcılık dedim. | TED | عندما سؤلت عن الأنشطة الممتعة والشريك المثالي، تحدث عن السيولة المالية، وإتقاني للغة اليابانية، |
| Biri, Frito-Lay'in tüketicilerdeki bu akıcılık olayını farketmesi. | TED | أحدها أن "فريتو- لاي" قد عرفوا سر السيولة مع زبائنهم |
| Değil mi? akıcılık, H2O molekülleri tarafından ekstra su fışkırtılan bir şey değil. | TED | صحيح؟ السيولة ليست عصير زائد متدفق بواسطة جزيئات "H2O" (الماء) |
| Gerçekçi olmak gerekirse, Peter' ın ufak bir akıcılık sorunu var. | Open Subtitles | -و فى الحقيقة , ( بيتر ) لدية مشكلة فى السيولة النقدية |