| Ama okyanusta bu yeni akıntının daha olumlu bir etkisi oldu. | Open Subtitles | لكن في المحيط ، لدى ذلك ، التيار الجديد أثر إيجابي |
| Sayfanın alt üçte birinde ya da ortasında görünen akıntının frekans izini görebilirsiniz, kuşlar o ovada olduğu zamanki frekans izi sayfanın üstünde gösterilmiştir. | TED | وتستطيعون رؤية شارة التيار معروضه هنا في الثلث الاسفل او نصف الصفحه بينما كانت الطيور في تلك الروضه ممثله في هذه الشاره في الاعلى |
| bir somon gibi sürekli akıntının tersine savaşıyorsunuz, asla yeterli para yok, ihtiyaç çok. Yani işimle ilgili depresif bir eğilim benim çalışma şartlarımda her zaman mevcut. | TED | انت دائما تحارب عكس التيار كسمك السلمون المال لا يكفي ابدا و الحوجة اكبر لذلك هناك ميل للاصابة بالاكتئاب المصاحب للعمل |
| O yüzden onları sadece akıntının az olduğu bölgelerde görebiliriz. | Open Subtitles | لذلك يستطيع المرء رؤيتها مكشوفة فقط عندما يكون المد منخفضاً. |
| Patlamadan önce suya düştü vede akıntının tersine doğru. | Open Subtitles | وصلت الي الشاطي قبل الانفجار وعكس تيار النهر |
| Pekala bence itip akıntının onu başka bir semte götürmesini umut edelim. | Open Subtitles | ما رأيك ان ندفعه خارجا التيار سيحمله للأسفل |
| akıntının onu bu kadar batıya taşıması mümkün değildi. | Open Subtitles | غير ممكن أن يجرفه التيار غرباً إلى هذا الحد. |
| Atlarsam, akıntının beni götüreceğini düşündüm. | Open Subtitles | كيف انتهى بكِ المطاف في الماء؟ كنت أظن أنني لو قفزت ، التيار سيسحبني |
| Birazcık şekerleme yapıp akıntının bizi yavaşça sahile götürmesini bekleriz. | Open Subtitles | نحن سنسترخي لفترة وسندع التيار يعيدنا الى الشاطئ |
| Bana, akıntının cesedi sürüklediğini söylemişlerdi ben de bize ulaştırmasını umuyordum. | Open Subtitles | أن التيار المائي، سحب جثتها وقد كنتُ آمل، ربما أن يُعيدها ذلك إلى موطنها |
| Gerçekten de akıntının oluştuğu dönemlerde denizde yaşayan memeliler yeni bir yemek yeme yöntemi geliştirdi. | Open Subtitles | و ، بالطبع ، عندما ظهر ذلك التيار بدأت الثدييات البحرية ، بتطوير أساليب التغذية |
| akıntının yarattığı zorlama o kadar çok ölüm sonrası yaralamaya neden olmuş ki, yaraların hangisinin canlıyken alındığını söylemek çok zor. | Open Subtitles | ضربات التيار سببت الكثير من جروح ما بعد الوفاة ، من المستحيل تحديدها من بين تلك التي حدثت له عند كان حيًا |
| Ve akıntının onları nasıI hareket ettirdiğini hissedebiliriz ve nereye gideceklerini görebiliriz. | Open Subtitles | يمكنكِ الشعور بطريقة تحريك التيار لهم و يمكننا أن نرى إلى أين سيذهبون |
| akıntının onu engin okyanusa götüreceği bir yer bulabilir misin? | Open Subtitles | ستعثر علي مكان حيث سيجرفها التيار إلي المحيط الواسع |
| akıntının kuvvetiyle kapı açıldı ve sen akıntıyla sürüklenmeye başladın. | Open Subtitles | .. قوة التيار فتحت الباب وتقودك |
| Oltanı akıntının akışına bırak! | Open Subtitles | القى الخيط الخاص بك فى اتجاه التيار |
| Ton balığının tersi somon balığı çünkü somonlar akıntının tersine yüzer, ton balıkları ise akıntıyla yüzer. | Open Subtitles | السلمون هو نقيض التونا لأن السلمون يسبح... عكس إتجاه التيار... بينما يسبح التونا معه. |
| Ama o azalan akıntının farkında. | Open Subtitles | لكنها أكثر من يعلم بانخفاض المد |
| Gökyüzü ve yavruları sahilden çok uzakta akıntının dönmeye başladığı yerdeler. | Open Subtitles | سكاي) والديسمان بعيدًا جدًا عن) الشاطئ عندما بدأ المد بالعودة |
| Sadece bu akıntının yönünü değiştirerek gezegeni çevreleyen hava aylar boyunca süren bir karmaşaya girer. | Open Subtitles | بتحويل مجرى تيار ،واحد من المحيط يدخل الطقس حول أرجاء الكوكب حالة فوضى لشهور |
| sanki akıntının yönü hiç değişmemiş | Open Subtitles | كما يَتدفّقُ الموجةِ بعد الموجةِ |