| Yaşayan her şeyin arasında akıp giden bir enerji ağı ile ilgili konuşuyor. | Open Subtitles | .. تتحدث عن شبكة من الطاقة التي تتدفق في جميع الكائنات الحية |
| Yaşam gücüm, resmen vücudumdan akıp sana geçiyor. | Open Subtitles | قوة حياتي تتدفق حرفياً من جسدي الى داخلكِ |
| Hayatının akıp gittiğini biliyordu, ve bu da yanında götürmek istediği resim. | Open Subtitles | عرف ان حياته بدأت تنساب من بين يديه , وهذه هي الصورة التي يريد أن يأخذها معه. |
| Ve işte onun kokusu, etrafa yayılmış, esintiyle çimenlerin üzerinden akıp gidiyor. | Open Subtitles | و ها هى رائحته و عطره تنساب على العشب و تختلط مع النسيم |
| Kayaya doğru akan suyu düşünürsek, su sadece etrafından akıp gidecek. | TED | إذا فكرنا عن الماء الذي يتدفق نحو صخرة، سوف يتدفق حولها. |
| Kanın çoğu akıp gitmiş. | Open Subtitles | معظم الدم تم غسله |
| Tanrım! Zaman nasıl da akıp geçiyor. | Open Subtitles | الوقت يمُر بسِرعهْ كَما تعَلم |
| Vücudumuzun her yerinden akıp geçen bir enerji var. Ve hepsi bir düğmeye bağlı. | Open Subtitles | كلنا عندنا طاقة تتدفّق خلالنا، وكلّها موصله بالأزرار |
| Yaşam gücüm, resmen vücudumdan akıp sana geçiyor. | Open Subtitles | قوة حياتي تتدفق حرفياً من جسدي الى داخلكِ |
| Yaşam gücüm, resmen vücudumdan akıp sana geçiyor. | Open Subtitles | قوة حياتي تتدفق حرفياً من جسدي الى داخلكِ |
| # Cehennemde bir parti olacak Ve içkiler su gibi akıp duracak # | Open Subtitles | ♪ هناك احتفال في الجحيم ♪ ♪ والمشروبات دائما تتدفق ♪ |
| Sol tarafta görülen Atlantik Okyanusu'na doğru akıp gidiyor. | TED | تتدفق خارجا الى المحيط الاطلسي على اليسار . |
| Hayat içinde akıp giden, saniye ve gram başına düşen enerji miktarı yıldızdan daha büyüktür, yıldızların uzun yaşam süresi yüzünden, hayattaki enerji yoğunluğu yıldızdan daha fazladır. | TED | وقيمة الطاقة في الغرام، في الثانية التي تتدفق عبر الحياة هي في الحقيقية أعظم من النجم، بسبب عمر النجمة الطويل، كثافة الطاقة في الحياة هي بالفعل أعلى من نجمة. |
| Hayatının parmaklarının arasından akıp gitmesi. | Open Subtitles | كيف يكون هذا الشعور؟ معرفة بان حياته تنساب من بين أصابعكِ |
| "...operasyon sırasında akıp gidebilsinler. | Open Subtitles | ان تنساب للخارج خلال عملية الاعدام |
| Gerçekte olan ile elverişli hatıralarımız arasında akıp giden hırçın nehir. | TED | النهر الهائج الذي يتدفق بين ما حدث بالفعل وذكرياتنا المريحة. |
| Sorun değil. Öfkeni ve hüsranını bırak, su gibi akıp gitsinler. | Open Subtitles | لا بأس، دعي غضبك ِ وإحباطك ِ يتدفق مثل الماء |
| "Kan tuvalat giderine akıp sidikle karışıyordu." | Open Subtitles | كان الدم يتدفق في المرحاض مختلطًا بالبول. |
| Kan akıp gitti. | Open Subtitles | الدم تم غسله بعيدا |
| "Tanrım! Zaman nasıl da akıp geçiyor." | Open Subtitles | "الوقت يمُر بسِرعهْ كَما تعَلم" |
| Vücudumuzun her yerinden akıp geçen bir enerji var. Ve hepsi bir düğmeye bağlı. | Open Subtitles | كلنا عندنا طاقة تتدفّق خلالنا، وكلّها موصله بالأزرار |
| Onun için hayat, iş arkadaşları ve kafedeki rutin içinde akıp gidiyordu. | Open Subtitles | تعيش بشكل هادئ بين زملاء عملها وأعضائها النظاميون |
| Buluşmalar ve ayrılıklar ve o duygu... sanki hayat nehir gibi akıp gidiyor ve ovanın aşk mevsimiyle kaplı olduğunu fısıldıyor. | Open Subtitles | يجتمع ويَفترقُ أيضاً و إحساسة... بذلك الوقتِ يَغْمرُك مثل النهر، بهَمْس كما تَتدفّقُ... ذلك الوادي مَمْلُوءُ بفصلِ مِنْ الحبِّ |