| Evet bayan. Bu akşamüstü dışarı çıkıyorlar. | Open Subtitles | نعم يا انسة, انهم سوف يخرجون هذه الظهيرة |
| Bu akşamüstü çok güzel görünüyorsun, bunu biliyor muydun? | Open Subtitles | انت تبدين جميلة جدا هذه الظهيرة أتعلمين هذا يا نانسى ؟ |
| Hürriyet, sözde değil ama akşamüstü evinin önünde güvenle oturan adamın içinde. | Open Subtitles | الحرية ليست كلمة و لكنها رجل يجلس بأمان أمام منزله فى المساء |
| Bu kız bu akşamüstü resmi olarak amcasının nezaretinde taburcu edilmiş. | Open Subtitles | لقد تم تسريح هذه الفتاة رسميا .هذا المساء تحت رعاية عمها |
| Bu akşamüstü ajansa gidip yeni bir dadı kiralamam gerekiyor ama onu da Dadı Whetstone ve diğerleri gibi kaçırmayacaksınız. | Open Subtitles | سأذهب للوكالة بعد الظهر و سأوظف مربية جديدة. و أنتم لن تجعلوها ترحل كما فعلتم مع مربية ويتستون ومن سبقها. |
| akşamüstü ofisimde onu aradığımda... sadece birkaç yüz doları vardı. | Open Subtitles | هذا فى الغالب صحيحا, لم يكن معه سوى 200 فقط عندما فتشته ظهر اليوم فى مكتبى |
| Hayır, ama bu akşamüstü senin için bir kutu getirdiler. | Open Subtitles | لا ولكن قد ارسلو صندوق الى هنا لك هذه الظهيره |
| akşamüstü Londra'ya gidebilir miyim acaba? | Open Subtitles | كنت اسأل ,ان كان باستطاعتى الذهاب الى لندن هذه الظهيرة ؟ |
| Düğün gemisi bu akşamüstü kalkıyor, Eric. | Open Subtitles | هذة الظهيرة, جريمسبي مركب الزفاف سيغادر خلال غروب الشمس. |
| Sabah bir yöne, akşamüstü başka yöne. Anladın mı? | Open Subtitles | .إتجاه واحد في الصباح وآخر في الظهيرة هل ترى هذا؟ |
| O yüzden,o akşamüstü parayı... Jasper'ın küçük alışveriş dükkanında harcamaya karar verdik. | Open Subtitles | لذلك ذهبنا في تلك الظهيرة إلى محل جاسبير للحصول على بعض من مرح التسوق |
| Bu fotoğrafımı çektiğin o akşamüstü bir bölümün tamamında anlatılıyor. | Open Subtitles | ذاك المساء حين التقطت لي هذه الصورة، كتبت فصلاً كاملاً. |
| Bir akşamüstü içkisi için arkadaşlarla buluş. | TED | أقابل بعض الزملاء في حانة للشرب في وقت مبكر من المساء. |
| Bu akşamüstü görüşebiliriz. Çay içmeye gelin... | Open Subtitles | ربما اراكي هذا المساء تعالي لنتناول الشاي |
| Bir akşamüstü, yanında refakatçi olmadan onu faytonla gezintiye çıkarmış! | Open Subtitles | أخبريني! أخبريني! إصطحبها لامتطاء الجياد في آخر المساء بدون وصيفة |
| Çünkü ben eve gitmeliyim, ama belki akşamüstü... | Open Subtitles | لأن الآن لا بد لي من العودة إلى البيت ولكن ربما سأذهب بعد الظهر |
| Onu hallederiz canım. akşamüstü alışverişe çıkarız isterseniz. | Open Subtitles | يمكننا تدبر هذا الامر بعد الظهر يمكننا التسوق ان كنت ترغبين في القدوم |
| Her gün okuldan sonra ona gider ve bütün akşamüstü cizgi roman okurduk. | Open Subtitles | أود أن أذهب إلى بيته كل يوم بعد المدرسة، و وكنا قراءة القصص المصورة القديمة كل فترة بعد الظهر. ذلك؟ |
| Lokantanın patronu, Madam. Bu akşamüstü bir anda ölüverdi. | Open Subtitles | المالك ، سيدتي قد مات فجأة بعد ظهر اليوم |
| Bahçemde uyuyordum, her akşamüstü yaptığım gibi. | Open Subtitles | , بينا كنت نائماً . ببستانى كالعاده وقت الظهيره |
| En iyi on adamımı alırsam, akşamüstü onlara saldırabiliriz. | Open Subtitles | إن أخذت أفضل عشرة من رجالي فيمكننا الوصول عند حلول الظلام |
| bir akşamüstü gelsek, şöyle bir spa günü geçirsek.. | Open Subtitles | ان نأتي ظهيرة احد الايام ونحظى بيوم في النادي الصحي |
| Josie, bu akşamüstü Timber Falls Moteli'nde miydin? | Open Subtitles | "جوسي"، هل كنت عند نزل "تمبر فولز" هذا المساء؟ |
| Bir sonraki nakliye bu akşamüstü. | Open Subtitles | الشُحنةُ القادمة بعد ظُهر اليوم. |