| Şüphelilerden birinin buradaki heyetimden biriyle akrabalığı var. | Open Subtitles | أحد المشتبهين لديه صلة قرابة مع أحد المبعوثين هنا في الأمم المتحدة |
| -Tanık ile bir akrabalığı var mı? | Open Subtitles | هل يمت بصلة قرابة للشاهد ؟ |
| Ne dersin bu Homer ile Nixon'ın bir akrabalığı var mıdır? | Open Subtitles | (اتسائل عن وجود قرابة بين (هومر) و(نكسون |
| Gemide onunla akrabalığı olan kimse yok. | Open Subtitles | لا أحد على هذه السفينه يقرب له |
| Buradan ben devralayım. Kimseyle bir akrabalığı yok. | Open Subtitles | سآخذ الكلام من هنا لا يقرب لأي شخص |
| Sarı çıyanların, kırkayaklarla yakından bir akrabalığı vardır. Onlar da farklı böcekleri avlarlar. | Open Subtitles | الحريش مِن أقرباء دودة الالفية وهي تتغذى على الحشرات الاخرى |
| Garcia, şüphelinin Sam veya Dana ile akrabalığı olabileceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | غارسيا,نظن ان الجاني أحد أقرباء سام أو دانا |
| Leeds Dükü'yle akrabalığı var mı? | Open Subtitles | هل له أي صلة قرابة بدوق "ليدز"؟ |
| Siyah ama Norwich'in akıllı domuzuyla bir akrabalığı yok. | Open Subtitles | أسود الظهر لكن ليست لك صلة قرابة بخنزير (نورويش) |
| Siyah ama Norwich'in akıllı domuzuyla bir akrabalığı yok. | Open Subtitles | أسود الظهر لكن ليست لك صلة قرابة بخنزير (نورويش) |
| Benimle bir akrabalığı yok. Siegel çok popüler bir soy isim. | Open Subtitles | لا قرابة تصلني به، اسم (سيقل) شائع جدًا. |
| Cosi'nin El Condor ile olan akrabalığı onu bir yük yapıyor. | Open Subtitles | (قرابة( كوزي)بـ(إلكوندور، تجعله عبئا عليه ربما هو يعرف كل شيء |
| Bu insanlarla bir akrabalığı bile yok. | Open Subtitles | لا تجمعها صلة قرابة بهؤلاء الناس حتى! |
| - Tabii ki, bu hekimin çocukla bir akrabalığı olduğundan yargıcın haberi falan yoktu. | Open Subtitles | أن الطبيب يقرب للفتى |
| Şüphelinin silahının bu şirketle uzaktan bağı varsa Boulanger ailesiyle akrabalığı olabilir mi? | Open Subtitles | أذا كانت الأسلحة المفضلة للمشتبه به ممكن تتبعها بشكل حر عوداً الى هذه الشركة ثم هل من الممكن أن يكون من أقرباء عائلة بوولانجيه ؟ |