| Onların ailesi, arkadaşları, akrabaları, konuşacak en iyi arkadaşları yok mu? | Open Subtitles | أليس لديهم والدين صديق مقرب و أقارب لا أصدقاء للتحدث معهم؟ |
| akrabaları da yok, parası da. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها الا جيرانها |
| Evet, bir çiftliğe gittim. akrabaları ziyaret etmek istedim. | Open Subtitles | نعم, لقد ذهبت الى مزرعة, كنت ارغب فى زيارة بعض الأقارب هناك |
| Ma Maison lokantasında pişirilip sunulan, yediğin tüm akrabaları için. | Open Subtitles | لجميع أقاربه الذين قمت أنت بإلتهامهم المطبوخين و المحشوين |
| Anne babaları varmış ve yetim olan birkaçının yaşayan başka akrabaları varmış, mesela dedeleri-nineleri, teyze-halaları amca-dayıları ve başka kardeşleri. | TED | كان لديهم والدان، وقليل من الذين كانوا أيتامًا كان لديهم أقرباء على قيد الحياة، مثل الأجداد والعمات والأعمام وأشقاء آخرين. |
| Yırtıcı geyik köpekleri antik nehirler boyunca keyif sürerken akrabaları okyanusa geri dönüp samur benzeri ilk balinalar oldular. | TED | انتشرت كلاب الغزلان المفترسة على طول الأنهار القديمة، بينما عاد أقاربهم إلى المحيط ليصبحوا أول حيتان تشبه ثعلب الماء. |
| İdam ettirdiklerinin akrabaları ve arkadaşları. | Open Subtitles | اقارب واصدقاء القتلة الذين ارسلتهم الى الكرسى الكهربائى |
| Ne akrabaları ne de parası var. Burada ona yardım eden komşuları var. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها الا جيرانها |
| akrabaları da yok, parası da. Varı yoğu bu mahalle. | Open Subtitles | ليس لها مال أو أقارب ليس لها إلا جيرانها |
| Bedford, Eugene, Portland, Seattle, Vancouver'da akrabaları olanlar belediye ye rapor etsinler. | Open Subtitles | كل من لديه أقارب في بيدفورد، يوجين، بورتلاند، سياتل، فانكوفر، يقدم تقريرا إلى مجلس المدينة. |
| akrabaları vardır. Tarlayı satacaklar. | Open Subtitles | لابد من أن لديهم أقارب يبيعون المزرعة ويرحلون |
| Ancak sık ormanın içerisinden gözlenmekte... raptorların akrabaları tarafından. | Open Subtitles | لكنه , كان مراقبا من داخل الأحراج الكثيفة من احد أقارب الرابتور |
| Asistanları, uzak akrabaları ve üzerinden geçinenlerden oluşan bu sirk benzeri ortamı sürdürmeye niyetli görünüyordu. | Open Subtitles | كانت تحيط به حاشية من المساعدين وبعض الأقارب |
| İsim, adres, sigorta numarası, evlilik durumu, akrabaları. | Open Subtitles | الأسم، العنوان، رقم الضمان الإجتماعي الوضع العائلي، الأقارب |
| Ma Maison lokantasında pişirilip sunulan, yediğin tüm akrabaları için. | Open Subtitles | لجميع أقاربه الذين قمت أنت بإلتهامهم المطبوخين و المحشوين |
| Kardeşleri, akrabaları ve altı kuzenini maaşa bağlatması için onu yönlendirdiklerine eminim. | Open Subtitles | أنا واثق أنها ما وضعت أخواته و زوج أخته و ستة من أقاربه على مرتبات المدينة |
| Istakozun akrabaları, kavrayıcı kollarını kullanarak diğer hayvanları yedi. | TED | أكل أقرباء الكركند الحيوانات الأخرى، تلتقطهم باستخدام ذراعيها. |
| Annemle babamın bütün akrabaları ölmüştü, o yüzden kimsemiz yoktu. | Open Subtitles | كل أقرباء أمى و أبى ماتوا لذا لم يبقى أحد سوانا |
| Bu ölü, arkadaşları, eşleri ya da akrabaları olabilir. | TED | الذين ربما كانوا أصدقاءهم أو أزواجهم أو أقاربهم. |
| Yaşayan akrabaları olmadığı için bir yetim olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | وانا اعتقد ان نشأ يتيما بلا اقارب احياء. |
| Amerikalı yazar Alice Walker, kuzeye göç etmiş olan, güneyli akrabaları hakkında şunu yazmış. | TED | الكاتبة الأمريكية أليس والكر كتبت هذا حول أقربائها من الجنوب الذين أنتقلوا الى الشمال. |
| Fransa'dan dönünce akrabaları ziyaretine gelmedi mi? | Open Subtitles | ولكن, ألم يتصل او يزورها احد من أقاربها بعد عودتها الى هذه المدينة ؟ |
| En yakın akrabaları anne tarafından kuzenleri. | Open Subtitles | أقرب أفراد عائلته هم أقربائه من جهة والدته. |
| Trende, Kasztner'in akrabaları ve yaşadığı şehir olan Kolozsvar'ın halkı aşırı bir şekilde temsil ediliyorlardı | Open Subtitles | ممثّل بشكل هائل على القطار كانوا "الأقرباء الخاصين لـ "كازستنر "وناس من مدينته الأم "كلوشفار |
| ya da uzak akrabaları? | Open Subtitles | أو حتى صلة قرابة ؟ |
| Karısıysa çocuğu doğururken öldü, akrabaları da bombanın kurbanı oldular. | Open Subtitles | وزوجته ماتت وهي تلد و القنبلة قتلت اقاربهم |
| Herşeyi denedik. O bankayı, akrabaları, diğer bankaları. | Open Subtitles | لقد جربنا كل شيء البنك والأقارب وبنوك أخرى |
| Sığ sulardaki akrabaları gibi süratle fırlamasına gerek yoktur. | Open Subtitles | لا حاجةَ للدفع النفّاثِ مستعمل من قبل هو أقرباءُ ماءِ ضحلينِ فوق. |