| Akrep veya yılan izi olan yenecek veya içecek her şeyi. | Open Subtitles | أيّ شيء أكلها أو شربها مُسارة من قِبل الأفعى أو العقرب |
| Biraz sonra, kurbağa arkasına bakmış Akrep onu k.çından sokmuş. | Open Subtitles | وعندما يَنْظرُ الضفدعُ خلفه ، يجد العقرب يعضه في المؤخرة |
| Tam yolu yarılamışlar ki Akrep iğnesini kurbağanın kıçına sokmuş. | Open Subtitles | وفى منتصف الطريق عبر النهر العقرب لدغ الضفضع فى ظهره |
| Bir sonraki gökten düşecek. Ve sonra bin Akrep... | Open Subtitles | التالي سيسقط من السماء, وبعد ذلك سيأتي ألف عقرب |
| Sıçan, Akrep ve hamamböceklerinin cirit attığı bir yatakhane biliyorum. | Open Subtitles | أعرف فسحة مليئة بالجرذان العقارب والصراصير |
| Akrep, dünyanın birçok yerinde bulunan bir eklembacaklıdır. | Open Subtitles | العقرب هو حيوان من فصيلة العناكب يوجد في أنحاء مختلفة من العالم. |
| Tam bir Akrep burcu. | Open Subtitles | لم تُعجبنى الفتاة الجديدة كثيراً بالتأكيد برج العقرب. |
| Yeni doğmuş Akrep gibi ezilmeli! | Open Subtitles | لا يوجد مكان لملكين هنا امثال هذا العقرب المداس تحت الاقدام |
| Hiç Akrep kod adlı bir istasyon şefi olmadınız mı? | Open Subtitles | الم تكن أنت مدير المحطة المسمى رمزيا العقرب ؟ |
| Efsaneye göre, Akrep içinde bir tutukluyu barındırır. En ölümcül savaşçıyı. | Open Subtitles | تقول الأساطير ان العقرب يحمل داخله أكثر المقاتلين خطورة |
| Akrep yaşıyor. Ölüm anında orada oluacak ve onu alacak. | Open Subtitles | العقرب هناك، سنكون هناك فى لحظة أعدامه لنجلبه |
| Ve radyoaktif bir Akrep. Dikkat edin, Bayan Garrett. Blair geliyor. | Open Subtitles | ،، العقرب المشع انتبه سيد غاريت ،، سيأتيك العقرب |
| Anubis kendi ordusunu Akrep Kralı'na verir, ve önlerine gelen her şeyi bir sel gibi yok ederler. | Open Subtitles | أعطى أنوبيس الملك العقرب قيادة جيشه وبمثل فيضان شرير جرفوا كل ما يقع امامهم |
| Ahm Shere' e ulaştığımızda, onu Akrep Kralı dahi durduramayacak. | Open Subtitles | في الوقت الذي يصل أمشير حتى الملك العقرب لن يكون قادر على إيقافه |
| Efendi Imhotep yakında Akrep Kralı'nı öldürecek ve ordunun başına geçecek. Onunla işim bittikten sonra, olmaz. | Open Subtitles | اللورد أمحوتب سيقتل قريبا الملك العقرب ويستلم القيادة |
| Bir Akrep nehri geçmek istiyor, ama yüzme bilmiyor. | Open Subtitles | عقرب يريد أن يعبر النهر, ولكنه لايستطيع أن يسبح. |
| Ben de FedEx paketine yüz tane Akrep koydum. | Open Subtitles | هو طلب ذلك , فوضعت 100 عقرب في مغلف فيدكس |
| Eğer bu şehri bilmeseydim, bunun Akrep sokması olduğunu söylerdim . | Open Subtitles | وإن كنت لا أعرف كثيراً، فسأقول أنها لدغة عقرب |
| 5 adi Akrep binanın içine giriyorlar. | Open Subtitles | خمسة من العقارب الوضيعين دخلوا في المبنى |
| Fakat, internette sörf yapabilen çok fazla Akrep bilmiyorum. | Open Subtitles | لكنّي لا أعرف الكثير من العقارب الذي يتصفّح الإنترنت. |
| Kendine Akrep diyen bir uluslararası silah kaçakçısı. | Open Subtitles | إنه تاجر أسلحة دولي يدعو نفسه "ذا سكوربيون" |
| Yırtık pırtık kıyafetli bir kadın, yedi dev Akrep tarafından kuşatılmış şekilde bir bataklıktan çıktı. | TED | انْبثقت امرأة ُُبحُلّةٍ رثّةٍ من المستنقع محاطةٍ بسبع عقارب ضخمة. |
| Akrep, kaplumbağayı nasıl sırtından ısırabilir ki? | Open Subtitles | كيف للعقرب أن يلسعها خلال الصدفة القوية ؟ |
| Demek ki, Akrep şu an zihnini kontrol ediyor! | Open Subtitles | هذه العقربة تتحكم فى عقلك |
| Adım Hector Alvarez ama dostlarım bana Akrep derler. | Open Subtitles | اسمي هيكتور ألفاريز. ولكن أصدقائي يدعونى بالعقرب. |
| Zaman'ın kol saatindeki Akrep ve yelkovan gibi nefes almasını sağlıyoruz. | Open Subtitles | نساعده على التفكير . نحن معدات حية و تتنفس في معصم الزمن |
| Eskiden Akrep'le ortak olduğumuzu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعرف اني انا والعقرب كنا مشتركين في هذا؟ |