| Bebeklere aksesuar kullanımını öğreteceğim hangi renkleri giymelerini, hangi giysilerin zayıf gösterdiğini. | Open Subtitles | سأساعد الأطفال للتعلم حول الإكسسوارات الألوان التي عليهم لبسها، ملابس التي تجعل الشخص يبدو نحيفاً. |
| Koleksiyonlar için aksesuar sunarım. | Open Subtitles | سننسجم بشكل مثالي. أنا امثل الإكسسوارات للمجموعات. |
| Etrafıma her bakışımda, seni kahrolası telefonda görmekten bıktım. Hayatında bir aksesuar olmaktan da bıktım! | Open Subtitles | سئمت من أن أكون شيء ثانوي في حياتك! |
| Bu alete çok iyi bakmanı istiyorum. - Sadece bir ya da iki aksesuar... | Open Subtitles | أريدك أن تعتنى جيداً بتلك المعده هناك بعض الملحقات الخاصة |
| En iyi durumda, o aksesuar olarak tahsil edeceğiz. | Open Subtitles | في أفضل الحالات سوف توجه إليها تهمة ملحق |
| Oyuncak değil, aksesuar. Bir aktörün aksesuarı gibi. | Open Subtitles | ليس لعبة، دعامه لك ، بالنسبة لك ، مثل الممثل يعني |
| Konu şu, Hollanda'da motorcuların kullandığı aksesuar dükkanları var. | Open Subtitles | هناك متاجر اكسسوارات للسيارات حسنًا |
| Sonra babanın kemiklerini alır ve aksesuar yapıp bombalanmış bir dükkânda satardım. | Open Subtitles | وبعدها سأخذ عظام الأب وأقوم .. بتصميم خط لأنتاج أكسسوار يباع فى مقاصف ميسيز |
| Biz aksesuar bölümünde tavsiyenin gücüne inanırız. | Open Subtitles | نحن نؤمن بقدرة الإقتراحات في الإكسسوارات. |
| - aksesuar reyonunun baş asistanı olarak başlayacaksınız. | Open Subtitles | ستبدئين كاكبيرة المساعدات بقسم الإكسسوارات |
| - Bu reyonda üç kız var ama aksesuar reyonunda dört kişiler. | Open Subtitles | لدينا ثلاث فتيات بهذا القسم لكن أربع في الإكسسوارات |
| O'nu şu anda aksesuar bölümünde beyaz örgüler ararken bulabilirsin. | Open Subtitles | ربما تجدين أنها تبحث عن جدائل بيضاء من الإكسسوارات. |
| aksesuar bölümünden kaplumbağa kabuğundan saç fırçaları ve İspanyol işlemeli yelpaze ödünç aldım. | Open Subtitles | استعرت مشط شعر, ومِهواة مع دنتيل أسباني من الإكسسوارات. |
| aksesuar departmanının size ihtiyacı olabilir. | Open Subtitles | يمكنك تولي مكانها في الإكسسوارات. |
| Ben bir insanım, aksesuar değil. | Open Subtitles | أنا إنسانة، لستُ شيء ثانوي. |
| Wordy, onu VIP elemanlara teslim et, işleme alsınlar, aksesuar ihtimali için. -Anlaşıldı. | Open Subtitles | (ووردي)، دعنا نجلبها للرجال المهمين، واجعلها تمثل في المحكمة على أنها محرض ثانوي للجريمة |
| İronik aksesuar işime yarar. -Burada ne işin var? | Open Subtitles | رائع، أستطيع الإستفادة من بعض الملحقات الساخرة |
| ayakkabı ile uyumlu olmalı, mücevher aksesuar. | Open Subtitles | الأحذية المماثلة، المجوهرات، الملحقات. |
| Modaya çok uygun bir aksesuar değil, ama üzerime bağlayabilirsin. | Open Subtitles | إنه ليس ملحق لائق، لكن اربطيه عليّ. |
| İlginç bir aksesuar. | Open Subtitles | ملحق جديد مثير للاهتمام |
| Ve filminden bir aksesuar getirmişsin. | Open Subtitles | وأحضرت دعامه من فلمك |
| Bebekler aksesuar değildir. | Open Subtitles | الاطفال ليسوا اكسسوارات |
| Beyazlar siyah çocukları aksesuar gibi yanınızda dolaştırıyorsunuz, kendinize gelin! | Open Subtitles | كلكم ياأصحاب البشره البيضاء تقتنون الأطفال السود كقطعه أكسسوار حان موعد اليقظه |
| Yani, düşünün bir kere: Güneş gözlüğü ya da mücevher ya da aksesuar seçerken gösterilen özen, gerçekten önemli. Yani eğer güzel değilse, gerçekten yüzünüze ait değildir. | TED | لو فكرنا قليلاً: فالاهتمام الذي نوليه لشراء نظارة شمسية، او مجوهرات، او حتى الاكسسوارات, فهو مهم جداً، لذلك, لو لم يكن منتج جميل فعلاً, فلن يتناسب مع وجه الشخص. |