| Kaybolan alışkanlıkların en güzeli için bile zamanları vardı: Serenat. | Open Subtitles | و حتى أجمل العادات التى اختفت اكانت لألحان الغرامية |
| Bir daha söylüyorum, eski alışkanlıkların zor kaybolduğunu anlıyorum ama eğer herkes atmak yerine nazikçe yanına gelip çöp kovasına atsa asla... | Open Subtitles | مرّةً أخرى .. أتفهم أن العادات القديمة من الصعب أن تندثر ولكن لو تكرّمتم إمشوا إلى القمامة |
| hayatıma ilk girdiğinde, kontrol dışıydın, ve korkunç alışkanlıkların vardı. | Open Subtitles | عندما قدِمت لحياتي أوّل مرّة، كنت خارج السيطرة، وكانت لديك العديد من العادات الفظيعة |
| Çalışma alışkanlıkların ve ne kadar kötü oldukları ve beni nasıl delirttikleri hakkında. | Open Subtitles | عاداتك في العمل وكم هي سيئة وكم أن هذا يزعجني |
| Seni eski alışkanlıkların eline düşürmeyecek bir yer. | Open Subtitles | مكان لن يجعلك تعود لمُمارسة عاداتك القديمة |
| Oysa 20. yüzyılda geliştirdiğimiz bazı zihinsel alışkanlıkların beklenmedik başka alanlarda da getirisi oldu. | TED | بعض من عادات العقل التي قمنا بتطويرها على مدى القرن العشرين وقد آتت أكلها في مجالات غير متوقعة. |
| Hatta sağlıklı alışkanlıkların dördüne de sahip olan gruba bakarsak, kilonun çok az bir fark yarattığını görüyoruz. | TED | في الواقع، إذا نظرتم إلى المجموعة الذي عندها جميع العادات الصحية الأربعة، يمكنك أن ترى ان الوزن يؤدي الى اختلاف بسيط جدا. |
| Robert Wood Johnson Vakfı'nın geçenlerde yayınladığı rapor, insanların sağlıkla ilgili edindikleri alışkanlıkların tetkik sonuçlarının yüzde 50'sini etkilediğini, medikal tedavinin ise yalnızca yüzde 20'sini etkilediğini gösterdi. | TED | تقرير جديد من منظمة روبرت وود جونسون تظهر أن العادات الصحّية تمثل 50 بالمئة من الأموال المخصصة للصحة التي يختبرها الناس، بينما العناية الصحية تمثل فقط 20 بالمئة. |
| Yani bize yanlış tür denge aşılayan alışılmış mimari değil, ama heyecan dolu bir mimari, insan ruhuna ve insan kalbine ulaşmak için kendine aşan, ve alışkanlıkların zincirlerinden kurtulan bir mimari. | TED | فليست العمارة المعتادة هى التى تغرس فينا هذا النوع الكاذب من الاستقرار ولكن بنية مليئة بالتوتر ، بنية تتجاوز نفسها للوصول إلى النفس البشرية وقلب الإنسان ، متخلصة من أغلال العادات. |
| Sanırım, bazı kötü alışkanlıkların sınırındasın. | Open Subtitles | أظن أن السبب هو بعض العادات السيئة |
| Yakalanmaz alışkanlıkların ağına amansız. | Open Subtitles | يمكنه كسر عادات مواقف العادات المشلولة can break the habits' paralyzing stances |
| Bazı kötü alışkanlıkların stresi azaltmak için kullanıldığını bilirim. | Open Subtitles | أدركبأنّ... بعض العادات السيّئة يمكن استعمالها للتنفيس عن الضغط |
| Senin tüm kötü alışkanlıkların ve kamerada kaydettiklerin. | Open Subtitles | كل العادات السيئة اللتي لديك , مسجلة على كاميرتك . |
| Orası kötü alışkanlıkların başladığı yerdir. | Open Subtitles | من هنا بدأت العادات السيئة. |
| Çok sinir bozucu alışkanlıkların var. | Open Subtitles | لديك بعض العادات المرعجة. |
| Bayağı tuhaf tuvalet alışkanlıkların var. | Open Subtitles | عاداتك فى استعمال الحمام غريبة. |
| Bilmiyorum, temizlik alışkanlıkların gayet iyi. | Open Subtitles | لا أعلم. لكن عاداتك الصحية جيدة جداً. |
| Eski alışkanlıkların geri gelmiş. | Open Subtitles | عاداتك القديمة فقط جاءت حقاً خارج |
| Başlangıç olarak, çalışma alışkanlıkların kötü. | Open Subtitles | بدأت ب عاداتك السيئة |
| Çünkü eğer düzgün çalışma alışkanlıkların yoksa | Open Subtitles | لانه ان لم تملكين عادات العمل المناسبة.. |
| Yeterince şanslı olup takviminde düzenli bir yer... edinsem bile alışkanlıkların yüzünden... seni bana aşık edecek kadar dikkatini çekemezdim. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ تحمل أَنْ أُصبحَ نقطة في عمود سريرك مع عادات سلوكك عَرفتُ ما يساوي كوني محظوظة كفاية أَنْ اصبحَ بقعة منتظمة على جدولِكَ الدوري |