Tüm fabrika merkezleri ve endüstriyel alanların ışık çatılarından gelen güneş enerjisi şehre enerji sağlıyor. | TED | والطاقة الشمسية لجميع مراكز المصنع وجميع المناطق الصناعية بأسطحها الخفيفة تمدُّ المدينة بالطاقة. |
Orayı geniş olarak inceledim yasak alanların içinde ve hemen aşık oldum. | TED | بحثت هناك بإستفاضة في المناطق المحظورة ووقعت في الحب مباشرة. |
Otoyolların çevresindeki alanların nasıl olduğunu görmek istiyorum. | Open Subtitles | أرغب برؤية طبيعة المناطق المحيطة بالطرق العامة |
Şehir planlamacısı olarak eğer öğrendiğim bir ders varsa hayatımda, o da açık alanların bir gücü olduğudur. | TED | إذا كان هناك أي درس ما تعلمته في حياتي كمخططة للمدينة، هو أن الأماكن العامة لها السلطة. |
Örneğin başarılı olan halka açık alanların davranış yapılandırması için genellikle üç farklı yöntemi olduğunu fark ettiler. | TED | على سبيل المثال: لاحظوا أن الأماكن العامة الناجحة لها عموماً ثلاث طرق مختلفة لتكوين السلوك. |
Bu alanların devriye gezilmesini duyurduk. | Open Subtitles | لدينا دورية فرز الاصوات تلك المناطق الآن. |
TEEB'in korunaklı alanların değerlendirilmesini, ekosistem servisleri için ödeme yapılmasını ve eko-sertifikasyonu içeren bir düzine farklı çözümü var ama benim favorilerim az önce bahsettiğim iki konu. | TED | تيب لديها اكثر من 12 مجموعة متفرقة من الحلول بما في ذلك تقييم المناطق المحمية ومدفوعات خدمات النظام الايكولجي وشهادة-الايكو او سمه ما تشاء,لكن تلك هي المفضلات |
Yeni tanımlanmış ve ayna nöron adı verilen nöronlar vardır; bunlar birer nöro Wi-Fi gibi davranırlar; kendi içlerinde etkinleştikleri alanların aynılarını beynimizde etkin hale getirirler. Biz de otomatik olarak "birlikte" hissederiz. | TED | هذه الخلايا العصبية التي تم التعرف إليها حديثًا، الخلايا العصبية المرآتية، والتي تعمل مثل شبكة عصبية لا سلكية تنشط في دماغنا تماما المناطق التي تنشط في دماغ الآخرين. نحن نشعر بالآخرين تلقائيًا. |
Beyin, bu alanların küçük parçalarını bir araya koyup birleştirerek bu küçük kümelelerden daha anlamlı olan sağ tarafta gördüğünüz nesnelerin görüntüsünü ortaya çıkarmak gibi karmaşık bir görev üstleniyor. | TED | يقوم المخ بتلك المهمة المعقدة من تجميع و ربط مكونات تلك المناطق الصغيرة إلى شئ يمكن فهمه إلى ما نعتبره أجسام, كما ترون على اليمين. |
Sonra, her şey biter. Yalıtılan alanların planlarını bul. | Open Subtitles | أعطني مخطط لكل المناطق المعزولة |
Sen bu alanların hepsinde daha yüksek puan alırsın. | Open Subtitles | ستحرزين اكثر في كل هذه المناطق |
Yine şu oyun alanların birinde oynuyordu. | Open Subtitles | كانت في واحدة من تلك المناطق اللعب قليلا... |
Ama biz bu alanların çoğunu eledik. | Open Subtitles | ولكننا أخرجنا معظم هذه المناطق بالفعل |
61 ve 67. alanların ortak kontrolü. | Open Subtitles | رقابة مشتركة على المناطق 61 و 67 |
Artık bilim insanları yağmur yağışı ve bitkilenme hakkında bilgi elde edebiliyorlar bunu Dünya'da hangi alanların kıtlık ve kuraklık tehlikesinde olduğunu anlamak için kullanabiliyorlar, bu bilgiyi yardım kuruluşlarına sağlayabiliyorlar böylece onlar açlık ciddileşmeden besin hazırlığı yapıyorlar. | TED | يستطيع العلماء الآن أخذ هذه المعلومات المتعلقة بهطول الأمطار والنباتات واستخدامها لتحديد أي المناطق على الأرض معرضة لخطر المجاعة أو الجفاف وتوفير تلك المعلومات إلى منظمات الإغاثة حتى يكونوا مستعدين بالمعونات الغذائية قبل تفشي المجاعة. |
Taralı alanların D açısından toplamı | Open Subtitles | الكمية من المناطق المظللة |