| - Bizim korumamızı falan haketmiyor. - O aileden, Alec. | Open Subtitles | انه لا يستحق حمايتنا له انه من العائلة يا أليك |
| Hiçbir şey değişmedi, sen değişmezsen eğer. - Kiera! - Alec! | Open Subtitles | لم يتغير شيء ما لم تفعل أنت كييرا أليك ، تماسك |
| Anlıyorum ki Alec'i Arkı yok etmesi için ikna eden sensin. | Open Subtitles | أنا أفهم أنك العبقرية التي أقنعت أليك بأن يدمر مشروع القوس |
| Şimdi, Alec Baldwin'in kardeşlerini emzirirken ne hissettiğini anlıyorum. | Open Subtitles | الآن أعرف شعور آليك بالدوين حينما يرضع إخوانه |
| - Artı, Alec' le yüzleşmeye geleceğini biliyordum ve bunu görmek istedim. | Open Subtitles | اضافة الي انني عرفت انكي ستواجهي اليك و اريد ان اري ذلك |
| Bu şeyin ne işe yaradığını bulabilecek biri varsa o da Alec. | Open Subtitles | حسنا، إذا كان أي شخص يمكن معرفة ,ما هذه الاشياء، من أليك |
| Daha sonra Alec'e bu soruyu araştıran bir fotoğraf projesiyle ilgilenip ilgilenmeyeceğini sordum. | TED | بعدها سـألت أليك اذا ما كان مهتماً ببدء مشروع تصوير لمعرفة المزيد عن هذا الموضوع. |
| Alec onun gözlerini beğendi ve ondan etkilenip etkilenmediğimi sordu. Ondan etkilenmedim, onun da benden etkilendiğini sanmıyorum. | TED | أعجب أليك بعينيه، فسألني إن كنت معحبة به ولكني لم أكن كذلك، ولا أعتقد أنه أعجب بي حتى. |
| Alec telefon numaralarını ona veren birkaç kadın gördüğünü söyledi. | TED | أخبرني أليك أنه رأى بعض النساء يعطينه أرقام هواتفهن. |
| Şimdi Alec'in dikkatini çektin. Ne demek istersin O'na? | Open Subtitles | الآن أن لديك اهتمام أليك ، ستيفن ، ماذا تريد لاقول له؟ |
| Herhangi bir şikayetin olursa bana geleceksin, ne bayana ne de Bay Alec'e gitmeyeceksin, bana geleceksin. | Open Subtitles | لديك شكوى ,تعالي إلي ليس للسيدة ,ليس للسيد أليك,لي أنا |
| Tom'a doğum günü hediyesi olarak, Alec'le verdirdiğimiz yılandan. | Open Subtitles | سم الثعبان الذى اعطاه أليك لتوم فى عيد ميلاده |
| Koca Alec Mason varisi için yaşamaya başlıyor. | Open Subtitles | أليك ميسون العظيم، يتوسل من أجل حياه وريثه. |
| Başbakan, Alec Beasley bugün seçim bölgesini ziyaret ederken. | Open Subtitles | رئيس الوزراء أليك بيسلي قام اليوم بزيارة لمقر الحزب |
| Alec Rybak, Derek'e yardımcı olurken tanışmıştık | Open Subtitles | أليك ريباك , لقد التقينا مره من قبل عندما كنت اساعد ديرك |
| - Ben Alec Sadler. Bu da annem Ann Roland. | Open Subtitles | أنا "أليك سنادلر" ، وهذه "آن رولاند" ، هذه أمي |
| Alec, söz konusu olan sadece saygınlığın değil. | Open Subtitles | آليك , إنها ليست فقط , مصداقيتك على المحك هنا |
| Alec, o uçakta ben de neredeyse ölüyordum. | Open Subtitles | , آليك , لقد كدت أن أموت في تلك الطائرة كذلك |
| - Alec legge'nin söz konusu zamanda hiçbir tanığı bulunmuyor. - Michael Weyman'ın da öyle. | Open Subtitles | اليك ليدج ليس لديه عذر غياب وكذلك مايكل وايمان |
| John, filo lideri Alec Laing'i tanıştırayım. | Open Subtitles | جون , اسمح لى بان اقدم لك قائد السرب اليك لينج |
| Alec Sadler'ı öldürmeye teşebbüsten tutuklusun. | Open Subtitles | أنتِ رهن الإعتقال بسبب محاولتكِ لقتل آلك سادلر. |
| Sanırım ismi Alec Lentz, patolojist. | Open Subtitles | أعتقد أن اسمه ألك لينز أنه إخصائي أمراض |
| -Kocanız da çok tatlı biri gibi. -Evet, Alec harikadır. | Open Subtitles | يبدو ان زوجك لطيف للغاية نعم,اليكس شخص رائع |