|                O kadar yakın geçecek ki, hava durumu uydularımızın hemen altından dolanacak.                 | TED |                 وسيدنو قريباً جداً منا لدرجة أنه حقيقة سوف يمر تحت أقمارنا الجوية.                 | 
|                ve her gece, Firavun, dünyanın altından akan nehirlerle, doğuya geri dönecek.                | Open Subtitles |                 وكل ليلة سوف يعود الى الشرق بواسطه النهر الذى يجرى تحت الارض.                | 
|                Eminim omurgamızın altından geçip gitti ve aksi istikamette bir yerde çıkacak.                | Open Subtitles |                 أنا متأكد أنه سيعبر تحت السفينه و ينطلق بسرعه فى الإتجاه المعاكس                | 
|                Bence yakın gelecekte, su petrol veya altından daha değerli olacak.                | Open Subtitles |                 أعتقد في المستقبل القريب الماء سيكون أغلى من النفط أو الذهب                | 
|                - Sağ kolunun altından, efendim. - Gördün mü, planlamış.                | Open Subtitles |                 تحت الذراع الأيمن ، سيدى انظر ، انه يعتزم ذلك                | 
|                Hemen bana mutfak lavabosunun altından ilk yardım çantasını getir.                | Open Subtitles |                 اذهب وأحضر لي عدة الأسعافات الأولية تحت حوض المطبخ، بسرعة                | 
|                Önce Gina bana asılmaya başladı, masanın altından bacağımı okşadı.                | Open Subtitles |                 جينا هي التي بدات بمغازلتي في قدمي من تحت المنضدة                | 
|                Sen sanki hayatında hiç yanlış çitin altından geçmedin ya!                | Open Subtitles |                 لاتتصرف وكأنك لم تزحف تحت السور الخطأ مرةً في حياتك                | 
|                Biliyormusun, gerçekten güçlü kasların var, ama tişörtün altından belli olmuyor.                | Open Subtitles |                 لعلمك، لديك عضلات صدرية مفتولة ولكن تصعب رؤيتها تحت هذا القميص.                | 
|                Bu geçici bir felç enzimi. Bunu çenenin altından sokacaksın.                | Open Subtitles |                 هذا إنزيم شلل مؤقت احقن هذا الشيء هنا تحت ذقنك                | 
|                Gözlerini kapat, burnunun altından el ya da ayak parmağımı geçireceğim.                | Open Subtitles |                 تغلقين عينيكِ، وأحرك أنا إصبع يد أو إصبع قدم تحت أنفكِ                | 
|                Açıkcası, koltuk altından gelen terör alarmın... turuncu alarma yükselmiş.                | Open Subtitles |                 ويبدو أن مؤشر الإرهاب تحت إبطك بدأ يضيء باللون البرتقالي                | 
|                Köprünün altından çok sular aktı. Bu aralar onunla çok samimiyiz.                | Open Subtitles |                 الماء يجري تحت الجسر نخفى أمر الفيلم بتلك الفترة كأننا لصوص                | 
|                Dinle, farklılıklarımız olduğunu biliyorum olan oldu ama köprünün altından çok sular aktı.                | Open Subtitles |                 إسمع, أعلم إن لدينا إختلافاتنا هذا يحدث, أليس كذلك؟ إنه ماء تحت الجسر                | 
|                Tanrım, keşke New York'ta birileri yerin altından giden ve seni bir yerlere götürebilecek tren gibi bir şey icat etseydi.                | Open Subtitles |                 اتمنى أن شحصا ما فى نيويورك يخترع شيئا جيدا مثل قطار او ما شابه كالذى ينزل تحت الأرض ويوصل لأماكن عدة                | 
|                Böyle bir oyunda saf altından yapılmış bir aile yadigarına oynamak çok garip.                | Open Subtitles |                 إنه غريب منك أن تراهن بأملاك موروثة من الذهب الخالص لمثل هذه اللعبة                | 
|                Bana dedi ki, bu kehanete göre, bir gün gelecek ve bir kilo su, bir kilo altından daha pahalı olacak.                 | TED |                 والنبوءة تقول، أنه سيأتي على الناس أيام تكون أوقية الماء أغلى من أوقية الذهب.                 | 
|                Tüm şatafatlarıyla beraber, bu robotlardan biri size saf altından bir ameliyata mal olur.                 | TED |                 مع كل أجراسه وصفاراته , الروبوت الواحد يكلفك تقريبا ثمن طبيب جراح من الذهب الخالص.                 | 
|                Bu ışık taneciği büyümüş ve sihirli, altından bir çiçeğe dönüşmüş.                | Open Subtitles |                 ومن تلك القطرة الصغيرة المنبثقة من الشمس نمت زهرة ذهبية سحرية                | 
|                Daire bayrağımız, gök mavisi üzerinde şahlanmış altından bir aslan figürüdür.                | Open Subtitles |                 تتكون راية الشقة من أسد ذهبي هائج على خلفية زرقاء صافية                | 
|                Örneğin derimiz, altından kan akarken rengini çok hafif değiştirir.                 | TED |                 جلودنا على سبيل المثال تتغير ألوانها قليلاً جداً عندما يتدفق الدم تحته.                 | 
|                Lambanın altından geçerken çok dikkatli baktım.                | Open Subtitles |                 وحرصت ان اُلقى عليه نظرة فاحصة عند مرورة اسفل عمود النور                | 
|                O izole, altından sarayda yaşayan herkesi etkisi altına alıyor.                | Open Subtitles |                 وهو يصيب كل أولئك المقيمين في ذلك القصر الذهبي المعزول                | 
|                Onların hangi taşın altından çıkacağını ne bileyim?                | Open Subtitles |                 كيف أعرف ما هى الصخرة التى سيخرجون من تحتها ؟                | 
|                Kimse onun altından geçemez.                | Open Subtitles |                 إننا في حكم الأموات إذن. لا أحد يستطيع المرور من الأسفل.                | 
|                Yatağımın altına bir platform koydum ve altından ışıklar çıkıyor. Gerçekten.                | Open Subtitles |                 في الواقع سريري مرتفع بعض الشيء لقد وضعت أرضية مرتفعة أسفله                | 
|                Duvarları altından bir tapınak.                | Open Subtitles |                 معبد الذهبِ حيثُ يمكنك أَنْ تَسْحبُ الذهب مِنْ الحيطانِ ذاتهاِ.                | 
|                Sorun değil, koltuğunun altından bir çift pil yuvarlandı. Dürt.                | Open Subtitles |                 لا مشكلة ، سأستعمل البطاريات التي انزلقت من أسفل مقعدك                | 
|                Bunlar açıkça tabakadaki enerjinin gücünün bu şeyleri okyanusun altından buraya Dünya'nın en yüksek yerine getirmeye yettiğini gösteriyor.                | Open Subtitles |                 تخبرنا هذه الأحافير يقيناً أن الصفيحة التكتونيّة ولّدت قوة تكفي لرفع أشياء من قاع المحيط إلى هنا، قمة العالم.                | 
|                Kahrolası yankiler uyuyunca onların altından kazıp kitabı çalacağız.                | Open Subtitles |                 عندما يذهب هؤلاء الأمريكان الملاعين للنوم ـ لا أقصد الإساءه ـ لا عليك سنحفر لأعلى ونسرق الكتاب من تحتهم                | 
|                Beyin dokusunun hemen altından yapılacak lidokain enjeksiyonunun parmak uçlarına kadar uyuşmasına neden olması gerekir.                | Open Subtitles |                 إن جرعةً مكثّفةً من اللايدوكاين تحتَ جذع الدماغ ينبغي لها أن تخدّره حتى أخمص قدميه                |