| Eskiden böyle biri olabilir ama artık değil. | Open Subtitles | ربما هذا ما إعتادت فعله، لكن ليس بعد الآن. |
| Geçmişte bazı şeyleri saklamış olabilirim ama artık değil. | Open Subtitles | ربما أخفيتُ أموراً في الماضي لكن ليس بعد الآن |
| Çok benzediğimizi düşünmüş olabilirim ama artık değil. | Open Subtitles | ربما كنت أعتقدك وأنا متشابهتان, لكن ليس بعد الآن. |
| Eskiden orada kart oynardık ama artık değil. | Open Subtitles | لقد إعتدنا على لعب الورق هناك ولكن ليس بعد الآن |
| Ve sen böyle konuşunca rahatsız oluyordum. ama artık değil. Niye biliyor musun? | Open Subtitles | كنت تزعجني عندما تقول أشياء كهذه، لكن لم أعد أنزعج، أتدري لماذا؟ |
| Bir orkestrada, ama artık değil. | Open Subtitles | في الاوركسترا , ولكن ليس أكثر من ذلك. |
| O zaman iyiydi ama artık değil. | Open Subtitles | لقد بدت فكرة جيدة حينها، لكن ليس بعد الآن. |
| 35 senedir Depo'nun kölesiydi ama artık değil! | Open Subtitles | لقد كان عبداً لهذا المستودع لمدة 35 عاماً و لكن ليس بعد الآن |
| Eskiden hayatımdaki en önemli şey müzikti ama artık değil. | Open Subtitles | ، لقد كانت الموسيقى أهم شيء بحياتي . لكن ليس بعد الآن |
| Uzun zaman önce iyi bir kavga çıkarmıştın evlat ama artık değil. | Open Subtitles | منذ زمن طويل, كان بإمكانك القتال في المعركة يا فتى لكن ليس بعد الآن |
| Başlarda hoştu ama artık değil. | Open Subtitles | لقد كان مُغرٍ في البداية لكن ليس بعد الآن |
| Öylesin, ama artık değil misin? | Open Subtitles | أنت حقيقي و لكن ليس بعد الآن ؟ |
| ama artık değil çünkü artık geldi ekibe geri döndü bizi avlıyor, öldürüyor. | Open Subtitles | لكن ليس بعد الآن لأنها هنا على الخريطة |
| Önceden öyleydi belki ama artık değil. Biraz daha sadelikten hoşlanıyorum. | Open Subtitles | ربما كانت ولكن ليس بعد الآن أحب الأشياء الحميمية |
| - ama artık değil. Yoluma devam etmeye hazırım. | Open Subtitles | ولكن ليس بعد الآن أنا مستعد للتقدم إلى الامام |
| Belki bir atlamacıydı, ama artık değil. | Open Subtitles | حسنا , ربما كان يقفز ولكن ليس بعد الآن |
| Eskiden çiftliklerde çalışırdım ama... artık değil. | Open Subtitles | -ليس بعيداً لقد كنت أعمل في المزارع لكن .. لم أعد كذلك |
| Bir orkestrada, ama artık değil. | Open Subtitles | في الاوركسترا , ولكن ليس أكثر من ذلك. |
| Her yer yemyeşildi ama artık değil. | Open Subtitles | الغابة كلها كانت خضراء والآن لم تعد كذلك |
| Tavuklar katlediliyordu ama artık değil. | Open Subtitles | الدجاج الذي تم قتله ولكن ليس بعد الان |
| Müzik, eskiden benim için de öyleydi ama artık değil. | Open Subtitles | ولقد كانت كذلك لى ولكنها لم تعد كذلك |
| Bu hala kızın, onun dairesinde ne aradığını açıklamıyor. Onun dairesiydi ama artık değil. | Open Subtitles | مما لا يفسر لماذا كانت في شقته وقد كانت لكنها الآن ليست كذلك |
| ama artık değil. | Open Subtitles | لكن لم يعد كذلك |