| Evet, Ama baban bunu onlara su pompası kabul ettirmek için söyledi. | Open Subtitles | نعم، لكن والدك كَانَ يَقُولُ ذلك فقط للحُصُول على موافقتهم بموضوع إنبوب الماء الرئيس. |
| Ama baban MIA listesinde askeriye sana hiç... | Open Subtitles | لكن والدك ادرج على لائحة الذين خدمو بالجيش ألم يعطيك الجيش اي.. |
| Bizim eskiden korktuğumuz gibi ondan korkmayabilirler Ama baban içindeki ateşi hâlâ kaybetmedi. | Open Subtitles | ربما لا يخافون منه كما كان في السابق ولكن والدك لم يفقد عصبيته |
| Sen istemedin, Ama baban... Bunun benimle ne ilgisi var? | Open Subtitles | .. لم تطلبي، ولكن والدك فعل - وما علاقتي بذلك؟ |
| -Biliyorum bu çok saçma. Ama baban benden bunu yapmamı istedi, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف بأن هذا سخيف لكن أباك هو من طلب مني القيام بذلك، حسناً؟ |
| Bir ay içinde tüm bunları çözmeliydim. Ama baban beni tehdit etti. | Open Subtitles | في خلال شهر، كنت سأبيع كل هذا .. ولكن أباك هددني |
| Biliyorum her şey kötü görünüyor Ama baban zengin değil mi? | Open Subtitles | أعلم أن الأمور تبدو شاحبة لكن أبوك غني ، صحيح ؟ |
| Söylediklerin yalan demiyorum, Ama baban hayatın boyunca, hep kayıptı. | Open Subtitles | لا أقصد معارضة ما تقول لكن والدك مختفي طوال حياتك تقريباً |
| Ama baban kalbinin götürdüğü yere git demekle haklı. | Open Subtitles | و لكن والدك أخبرك أن تتبعى قلبك و هو محق بذلك |
| Farkettin mi bilmiyorum Ama baban çok yakında annemle evlenecek. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كنتِ لاحظتِ أم لا لكن والدك على وشك الزواج بأمي |
| Bu kediyi çok seviyorum, Ama baban ondan nefret ediyor. | Open Subtitles | وأنا أحبه لكن والدك يكرهه ويستمر بقول أنه كسول يأكل وينام فقط |
| Ama baban olsaydı, doğru şeyi yapacak cesareti olurdu. | Open Subtitles | لكن والدك ، لو كان مازال حياً وحدث الأمر لكان سيعرف ما عليه فعله |
| Normalde çocukları kabul etmeyiz. Ama baban çok ısrar etti. | Open Subtitles | عادة لا نسمح بتواجد الأطفال هنا ولكن والدك أصرّ. |
| Ama baban Rajiv'in fotoğrafını bilmiyor. | Open Subtitles | ولكن والدك لا يعرف أى منهم صورة راجيف ماذا؟ |
| İnan bana, bunu istemiyordum Ama baban bana başka bir şans tanımadı. | Open Subtitles | صدقني لم أرغب بهذا ولكن والدك لم يترك لي خياراً |
| Meg, Biliyorum bütün gün yatakta olmaktan nefret ediyorsun, Ama baban eski televizyonu getiriyor. | Open Subtitles | ميغ ,أعلم بأنك تكرهين المكوث في السرير طوال اليوم ولكن والدك سيجلب التلفاز القديم الى هنا. |
| Sen belki 10 yaşındaydın Ama baban değildi. | Open Subtitles | ربما كان عمرك 10 لكن أباك لم يكن بذاك العمر |
| - Liberal olduğunu sanıyordum. - Öyleyim Ama baban değil. | Open Subtitles | ـ ظننتكِ مُتحررة الفكر ـ أنا كذلك ، لكن أباك ليس كذلك |
| Ama baban satin almayi istiyordu. | Open Subtitles | لكن أباك شعر بأنه ليس لديه حلاً سوى أخذه. |
| Ama baban beni bu dünyadaki tek zayıflığımla yendi. | Open Subtitles | ولكن أباك أظهر لي نقطة ضعفي الوحيدة في هذا العالم |
| Ama baban kimseye benzemezdi Allahı var hep fakir fukaraya yardım etti. | Open Subtitles | لكن أبوك لم يكن له مثيل كان دائماً يساعد الفقراء |
| Öyle görünmüyor olabilir biliyorum Ama baban seni çok başka seviyor. | Open Subtitles | أعلم ربما لا يبدو الوضع بهذه الطريقة، لكن والدكِ يحبكِ كثيرًا |
| Beş dakika önce merdivenden çıkarken "Bir şey söyleme Ama baban işini kaybetti, şimdi bahis oynuyor" dedi. | Open Subtitles | لكنّ والدك خسر عمله ''و بات وكيل مراهنات |
| Sana bunu söylemekten nefret ediyorum, tatlım, Ama baban eşcinsel. | Open Subtitles | أكره أن أخبرك بهذا يا عزيزي و لكن أبيك مثلي الجنس |
| Ama baban onu korumak için öldüyse şerefiyle ölmüş demektir. | Open Subtitles | ... ولكن إذا مات والدك وهو يدافع عنه فقد مات بشرف |
| Bu kadar hassas bir yaşta onu kaybettiğin için üzgünüm Ama baban şu an burada olsaydı benim söylediklerimi söylerdi. | Open Subtitles | آسف لفقدانك إياه في سن مبكرة، ولكن إن كان والدك هنا، الآن |