| Nedense Rose, Martha ya da Amy'nin ilk yolculuklarında kahvaltılarını kustuklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | اشك بأن روز أو مارثا أو ايمي قذفوا فطورهم في أول رحلة |
| Amy'nin etrafındakilere onunla çıkmamalarını söylemem çünkü ondan hoşlanıyorum ve bu konuda hiçbir şey yapmayacak kadar da malım. | Open Subtitles | لا يمكنني ان امشي بالجوار واخبر الناس ان لا يسألوا ايمي للخروج لانني احبها ولم افعل شي حيال هذا |
| Bayan Amy'nin Avrupalı dostlarından biri sandım... | Open Subtitles | ظننت انه احداصدقاء الانسه ايمي الاوروبيين اتى بهديه زواج. |
| Ben pek cüsseli bir adam değilim ama kollarım Amy'nin zayıf gövdesine kıyasla çok sağlıklı görünüyordu. | TED | لستُ شخصًا كبيرًا في حجمي، ولكن بدت ذراعي في صحة جيدة مقارنة بجسد إيمي المتداعي. |
| Amy'nin makalesi, beni kederi halka açık bir şekilde yaşamaya itti. | TED | مقالة إيمي جعلتني أعاني الحزن أمام الجميع. |
| Bundan böyle senin ve Amy'nin her an nerede olduğunuzu bilmeliyim. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً,يجب أن أعرف أين أنتي و أيمي طوال الوقت |
| Değişiklikle barışık olacağız, yoksa Amy'nin dediği gibi: | Open Subtitles | او كما قالت ايمي وهي صغيرة سنكبر يوما ما ومن الافضل ان نعرف ماذا نريد |
| Cuma gecesi Amy'nin burada yemek yapmasına müsaade etti. | Open Subtitles | ستدع ايمي تطبخ لنا العشاء هنا مساء الجمعة |
| Amy'nin cuma günü annemlerde büyük bir yemek hazırlayacağından haberin var mı? | Open Subtitles | أتعلمين أن ايمي ستطبخ العشاء هناك مساء الجمعة؟ |
| Dur bir saniye. Amy'nin "iyi kalpliliği" neden bu kadar önemli? | Open Subtitles | انتظري لمَ طهارة ايمي تعتبر أمراً مهماً ؟ |
| Robert Amy'nin Gianni ile tiyatroya gittiğini öğrendi, tokmağı kopardı. | Open Subtitles | وجد روبرت خارج ايمي ذهبت إلى اللعب مع جياني، وسحبت انه خارج مقبض الباب. |
| Amy'nin peşinden gidip kalbindekileri ona söylemen için geç değil. | Open Subtitles | انها ليست بعد فوات الأوان بالنسبة لك أن تذهب بعد ايمي وأقول لها ما هو حقا في قلبك. |
| Amy'nin etki alanı biz ve ailesinin bildiğinden daha derin ve zengindi. | TED | نطاق تأثير إيمي كان أقوي وأعمق مما اعتقدناه أنا وعائلتها. |
| Amy'nin, bu tür konuşmalarda adının geçmesini isteyeceğini sanmam. | Open Subtitles | التواتر بيني وبين إيمي لا أعتقد ان إيمي ستقدر ذكر إسمها في مسرح الحوادث |
| Amy'nin poposundaki dövmelerin bunu duyması için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | لا استطيع الإنتظار حتى أخبر الأوشام التي على مؤخرة إيمي عن هذا |
| Peki, şey, yani, Amy'nin müvekkili yerin dibine girdi bile ama Amy her taşın altına bakmak istiyor... ve o taşlardan birisi sensin. | Open Subtitles | إن موكل إيمي مغلق على نفسه كثيراً و هي لا تقوم بقلب كل حجرة صغيرة و أنت أحد حجارتها |
| Amy'nin son dakkada cezanın tecili için uğraştığını duymuşlar. | Open Subtitles | لقد عرفوا بان إيمي حصلت على إرجاء لتنفيذ الحكم في اللحظة الاخيرة |
| Eminim Amy'nin sızlanmaları ile uğraşıyordur. | Open Subtitles | والذي سيتبعه بالتأكيد عواء إيمي الأكثر رعبا |
| Amy'nin görüşmesini ve kalanını cuma günü veririm. | Open Subtitles | سأعطيك جلسةَ أيمي وملاحظاتي الأخرى على الجمعةِ حَسَناً؟ أوكى أكيد |
| Alice Monroe, kızkardeşim Amy'nin Cornell'den arkadaşı, Brezilya zamanından. | Open Subtitles | ألس مونرو، صديق أختي أيمي من كورنيل، عاد من البرازيل |
| Şu an Amy'nin yaşadığı talihsizliği düşünmek için bile zamanımız yok. | Open Subtitles | ولا يمكننا أن نأخذ الوقت اللازم لمناقشة إصابة "إيمى" كما ينبغى |
| Benim tanıdığım Amy'nin beyni falan yıkanmış olmalı. | Open Subtitles | ايمى التى أعرفها لا بد أن يكون قد تم مسح ذاكرتها أو شئ من هذا القبيل |