| Günümüzde bir binanın bir 1,6 kilometre daha yükselmesi belki de an meselesidir. | TED | هي إذن مسألة وقت فقط قبل تشييد تلك البناية التي بعلو الميل. |
| Eğer yakın zamanda bir şeyler almasını sağlayamazsak, kan basıncının patlaması bir an meselesidir. | Open Subtitles | إذا لم يأخذ شيئاً في القريب العاجل انها فقط مسألة وقت قبل أن يرتفع ضغط الدم |
| Eğer bu kiralık katil bir iblis tarafından tutulduysa P. Halliwell'in hâlâ hayatta olduğunu öğrenmesi ve başka birini göndermesi an meselesidir. | Open Subtitles | فهي مسألة وقت فحسب حتى يكتشف بأنّ، ب. هالوويل |
| Bütün kapılar ve camlar açık olduğuna göre gitmeleri an meselesidir. | Open Subtitles | ويكون كل شباك وباب مفتوحاً على مصراعيه في المنزل إنها مسألة وقت فقط |
| Bir gümrük yetkilisinin dikkatini çekmesi an meselesidir. | Open Subtitles | إنها فقط مسألة وقت قبل أن تلفت أنظار مسؤولين الجمارك |
| Geri kalanları teşhis etmeleri an meselesidir çocuklar. | Open Subtitles | يجب الافتراض بأنها مسألة وقت قبل أن يتعرفوا على بقيتنا |
| Bu seviyenin kontrolünü geri almamız an meselesidir. | Open Subtitles | إنها فقط مسألة وقت قبل أن نستعيد السيطرة على هذا الطابق |
| ilk ve gerçek Dünya benzeri bir gezegenin bulunması sadece an meselesidir. | Open Subtitles | جميعهم يعتقدون أنها فقط مسألة وقت قبل أن نجد أول كوكب شبيه حقًا بالأرض |
| Yani, Sığınak'taki tüm anormallerin hastalanması artık an meselesidir, bende dâhil. | Open Subtitles | إذاً إنها مسألة وقت فقط قبل أن تصاب كل الطفرات في الملجأ بالمرض من ضمنهم أنا |
| Kendini kaybedip hayatındakilere benzeyenleri avlıyorsa... gerçek kişileri ortadan kaldırması da an meselesidir. | Open Subtitles | حسنا ان كان ينفصل عن الواقع و هو يثور على البدلاء في حياته فهي مسألة وقت |
| Babasıyla aynı hapse düşmesi an meselesidir. | Open Subtitles | إنها مسألة وقت قبل وضعه في السجن نفسه معه |
| Melinda'nın zayıflayıp gölgelerin kontrolü tamamiyle almaları an meselesidir. | Open Subtitles | أنها مسألة وقت فحسب حتى تتمكن الظلال من السيطرة الكاملة عليها |
| Geri kalanının da doğruyu görmesi an meselesidir. | Open Subtitles | هذه فقط مسألة وقت. قبل أن يفعل الباقي مثلهم. |
| Eğer biz bulduysak diğerlerinin bulması an meselesidir. | Open Subtitles | إذا نحن إكتشفنا هذا فإن الأمر مسألة وقت قبل أن يكتشفه الجميع |
| Harry'nin babacığıyla olan sorunları nedeniyle gelmesi an meselesidir diye düşündüm... | Open Subtitles | مع مسألة والد هاري , أعتقد ... أنها مسألة وقت قبل |
| Eminim çoktan onu aramaya başlamışlardır ve buraya bakmayı akıl etmeleri an meselesidir. | Open Subtitles | أعني, أنا واثقٌ أنهم يبحثون عنها مسبقًا، وهي مسألة وقت فحسب قبل أن يخطر لهم البحث عنها هنا. |
| Eminim gönderilen tebrik kartlarının ulaşması an meselesidir. | Open Subtitles | أنا متأكّد إنها فقط مسألة وقت قبل قدوم بطاقات التهنئة وتغمر هذا المكان |
| Ama bu kadar belirgin suçlarla insanların olayları birleştirip çözmesi an meselesidir. | Open Subtitles | لكن بسبب الخصوصية في هذه الجرائم فالأمر مسألة وقت فحسب قبل أن يجمع الناس أجزاء الأحجية |
| Harika ya. Karşı koyuyor. Tekrar ortaya çıkması an meselesidir. | Open Subtitles | بديع، إنّها تقاوم، وما هي إلّا مسألة وقت حتّى تفيق مجددًا. |
| Bedelini almanın bir yolunu bulmaları an meselesidir diye düşündüm. | Open Subtitles | توقّعت أن مسألة وقتٍ فقط حتى يجدوا طريقة ليحصلوا على ما يريدونه |
| Melezlerin onlara erişmesi de an meselesidir. | Open Subtitles | وانها مسئلة وقت قبل ان يصل اليهم المهجنين. |