| O ve milletvekili Ortiz sözleşme konusunda anlaşmazlığa düştüler. | Open Subtitles | هو وعضو البلدية " أورتيز " يبقون على إحتمالات صراع السلطة |
| Bu yüzden seninle anlaşmazlığa düşmek bana acı veriyor. | Open Subtitles | ولهذا من الصعب جدًا أن اكون في صراع معك |
| Evet, sanırım Melinda'ya inanıyorum, bu yüzden de sen anlaşmazlığa düşme diye onunla çalışmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا مستعد للعمل مع (ميليندا)، لأنني أؤمن بها، وأنت لن تخوض صراع |
| Zannedersem bir anlaşmaya varamadık. İşte bu noktada anlaşmazlığa düştük. | Open Subtitles | أعتبر ذلك رفضًا للصفقة، ومن هنا يندلع صراعنا |
| Zannedersem bir anlaşmaya varamadık. İşte bu noktada anlaşmazlığa düştük. | Open Subtitles | أعتبر ذلك رفضًا للصفقة، ومن هنا يندلع صراعنا |
| Yerlilerle anlaşmazlığa düşmüş. | Open Subtitles | لقد دخل أيضا بعمق مع هؤلاء المواطنين |
| Ki muhtemelen bu yüzden büyüyünce biriyle anlaşmazlığa düşünce gözüne buz kıracağı sokmuş. | Open Subtitles | والذي من المحتمل أنه السبب، بعد ذلك في الحياة، عندما اختلفت مع شخص ما، تقوم بغرس معول الثلج في عيونهم. |
| Tam da babanızla aramdaki utanç verici... anlaşmazlığa son vermeye karar vermiştim. | Open Subtitles | من خلافي المخجل مع أبيك أنا هنا مع بكائي |
| Yerlilerle anlaşmazlığa düşmüş. | Open Subtitles | لقد دخل أيضا بعمق مع هؤلاء المواطنين |
| Barodan kovulan ortağıyla nasıl anlaşmazlığa girdiğini öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعلم كيف اختلفت مع شريكها المطرود من نقابة المحاماة |
| Biriyle anlaşmazlığa düştüğümde her zaman benim tarafımı tutuyorsun. | Open Subtitles | إن اختلفت مع شخص ما انت دائماً تأخذ جانبي |
| Tam da bu utanç verici anlaşmazlığa son vermeye karar vermiştim, hesabıma ağlamak düştü. | Open Subtitles | ... لأقرارالإنتهاء من خلافي المخجل مع أبيك أنا هنا مع بكائي انه أمر طبيعي لك لكن مجنون لي |