| Oğlunu korkuttuğum için özür dilerim, ama şunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أنا أسف إن كنت قد أفزعت أبنك ولكنك يجب أن تفهم |
| Öncelikle benim çok özel bir çöp torbası olduğumu anlaman gerekiyor.. | Open Subtitles | أولاً يجب أن تفهمي ...بأني نوع فريد جداً من حقيبة تافهه |
| Bunu sana söylemeden önce bu çöplükte çok uzun süre kaldık, bunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | قبل أن أخبركِ بذلك, عليكِ أن تفهمي أننا تعمقنا كثيراً في المشاكل، |
| Eğer bu organizasyonun bir parçası olmak istiyorsan birşeyi anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | اذا كنت تريد الذهاب لتكون جزءا من المنظمة، هناك شيء واحد تحتاج إلى فهم. |
| Artık bunu anlaman lazım, ben buradan gitmeden bunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب ان تفهمي ذلك قبل ان أرحل . يجب ان تفهمي ذلك |
| Ama artık bunları duyduğuna göre, bazı şeyleri anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | لكن الآن أنّك سمعت ذلك، وعليك أن تفهم شيئًا. |
| Baba, anlaman gerekiyor. Buraya sahtekâr olmadığımı kanıtlamaya geldim. | Open Subtitles | يجب أن تفهم يا أبى إنى هنا لإثبات إنى لست زائفة |
| Baba, anlaman gerekiyor. Buraya sahtekâr olmadığımı kanıtlamaya geldim. | Open Subtitles | يجب أن تفهم يا أبى إنى هنا لإثبات إنى لست زائفة |
| anlaman gerekiyor beni niye telefon şifreni istediğime dair | Open Subtitles | وهذا يعني يجب أن تفهم لابد أن أحصل على كلمه سر هاتفك |
| Yaptığının yanlış olduğunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أنت فقط يجب أن تفهمي أن ما قمتي به شيء خاطئ |
| Buradan ayrılmana izin veremeyeceğimi anlaman gerekiyor. Özellikle Magnus'la birlikte. | Open Subtitles | يجب أن تفهمي بأني لا استطيع أن أتركك تذهبين خصوصاً مع ماغنوس |
| Bir şeyi anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | انظري .. يجب أن تفهمي شيئاً ما |
| O uçakta ne olduğunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | عليكِ أن تفهمي ما حدث في تلك الطائرة. |
| - Bir şeyleri anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | تحتاج إلى فهم شيء ما. |
| Flynn'in kontrolden çıktığını anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب ان تفهمي , فلين خارج عن السيطرة. |
| Başka bir seçeneğin olduğunu anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | وعليك أن تفهم أن هناك خيار آخر |
| Er ya da geç anlaman gerekiyor ki, askeri zeka ile normal zeka arasında önemli bir fark var. | Open Subtitles | ولكنك يجب ان تفهم ان هناك فارقا كبيرا بين الذكاء العسكرى و الذكاء العادى |
| Bak, bir şeyi anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | يجب عليك أن تفهمي شيئاً |
| Ama Janice'i sevdiğimi ve onu asla incitmeyeceğimi anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | لكن عليك ان تفهمي انني احب (جانيس) ولن افعل اي شيئ لإيذائها |
| Rica etmediğimi anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أنت تلاحظ أنني لم أكن أسأل |
| Sadece neden normal bir şey olmadığını anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | أريدك أن تفهمي لماذا ليس أمرا عادي |