| Babam yaptığı kötü yatırımları ona anlatmadığı için. | Open Subtitles | أعني ، لأن أبي لم يخبرها بشأن الإستثمارات السيئة التي قام بإرتكابها |
| Bu Babi amcanın kimselere anlatmadığı gizli bir hikayedir. | Open Subtitles | هذه قصة مميزة للغاية ولم يخبرها بابي لأحد |
| Büyük babam, babama bile anlatmadığı şeyler anlattı sana. | Open Subtitles | ،جدي أخبرك بأمور لم يخبرها أبداً لأبي |
| Bize anlatmadığı bir şey var. | Open Subtitles | لا بدّ أن ثمّة أمرٌ آخر هي لم تخبرنا بهِ. |
| Mark'ın sana anlatmadığı çok şey olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين، هناك الكثير من الأمور التي يخفيها (مارك) عنكِ |
| Babam yapmadığı şeyleri anlatırdı eminim anlatmadığı bir sürü şey yapmıştır. | Open Subtitles | أبّي تحدّث عن أشياء لم يقم بها ابدا وأنا متأكّد انه عمل الكثير من الأشياء لم يتحدّث عنها ابدا |
| Bize anlatmadığı bir şey var. | Open Subtitles | لا بدّ أن ثمّة أمرٌ آخر هي لم تخبرنا بهِ. |
| Bize anlatmadığı bir şey var. | Open Subtitles | -هناك شيءٌ ما لم تخبرنا بهِ.. |
| Mark'ın sana anlatmadığı çok şey olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | تعرفين، هناك الكثير من الأمور التي يخفيها (مارك) عنكِ |
| Babam yapmadığı şeyleri anlatırdı eminim anlatmadığı bir sürü şey yapmıştır. | Open Subtitles | وأنا متأكّد انه عمل الكثير من الأشياء لم يتحدّث عنها ابدا أنا فقط أحاول التوفيق بينهما |
| Pek bildiğimiz söylenemez. Sanırım babanızın size anlatmadığı çok şey var. | Open Subtitles | أظن أن هناك الكثير من الأشياء لم يخبركما والدكما بها ، صحيح؟ |