| Tahmin edebileceğiniz gibi, dediklerimden kimse birşey anlayamaz, ve bu da beni çok rahatsız ediyor. | TED | لا أحد يستطيع أن يفهم شئياً مما أقول،وهوما يحبطني للغايه. كما يمكن أن تتخيلوا |
| Peki ya... Beni rahat bırak. Senin gibi biri bunu asla anlayamaz. | Open Subtitles | اتركنى لوحدى، رجل مثلك من المستحيل ان يفهم |
| Beni yalnız bırak. Senin gibi biri bunu asla anlayamaz. | Open Subtitles | اتركنى لوحدى، رجل مثلك من المستحيل ان يفهم |
| Kimse seni benim gibi anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يفهمك مثلما ما انا أفهم عليكي |
| Tabii ki yok. Erkekler için. Piliçler bunu anlayamaz. | Open Subtitles | ككك انه نادي الارنب للرجال النسوان لا يفهمون |
| Benim tanıdıklarım anlayamaz. Babam anlayamaz. | Open Subtitles | لن يتفهم أناسى ذلك ولن يتفهم والدى ذلك |
| Orada yatarken insanların cama yapışmış çirkin ...yüzlerini izlemenin ne kadar kötü olduğunu anlayamaz. | Open Subtitles | فهو لا يفهم كيف ترقد هنا يوماً بعد يوم تشاهد الناس ووجوههم الدميمة تحملق فيك |
| Kimse ailesini kaybetmenin acısını anlayamaz, eğer aynı kaybı yaşamadılarsa. | Open Subtitles | لا أحد يفهم ألم فقدان عائلة ما لم يجربها |
| Kimse o virüsü ondan daha iyi anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يفهم حول هذا الفيروس أفضل مما يفعل |
| Sen insanların geçmişini görüyorsun. Bunu anlayamaz. | Open Subtitles | أنتِ ترين أناساً إعتادوا هم أن يرونهم هو لا يفهم ذلك |
| Kimse yaşamadan kütüphanenin geleneklerini anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يفهم أسرار المكتبة ما لم يمر بالتجربة |
| Kimse birşeylerin değişmemesini istemeyi benim kadar iyi anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد يفهم الحاجة لبقاء الأشياء كما هي مثلي |
| Uçurumun kenarına gelip aşağıya bakmayan kimse bunu anlayamaz. | Open Subtitles | لا أحد توجه إلى الحافة ونظر ملياً يستطيع أن يفهم نعم |
| Bu yüzde, uzun vadede onun altında çalışman işe yaramayacak çünkü benim ya da senin için asıl önemli olanın ne olduğunu anlayamaz. | Open Subtitles | لهذا السبب لن ينجح الأمر يوماً على المدى الطويل، أنت معه لأنه لا يفهم ما الذي يهمك كما أفهم |
| - Senin gibi birisinin bizim sahip olduğumuzu asla anlayamaz. | Open Subtitles | -هذا مستحيل لان شخص مثلك مستحيل ان يفهم ماذا بيننا |
| Söylediğin tekerlemeleri anlayamaz ki. | Open Subtitles | ولا يمكنه أن يفهم هذه الأغاني بعد |
| Herkes, herşeyi anlayamaz. | Open Subtitles | ليس كل شخص يمكنه أن يفهم كل شىء |
| Kimse seni içinde saklı olan şeyleri anlayamaz. | Open Subtitles | ليس بإمكان أى أحد أن يفهم أعمق أعماقك |
| Sizi anlayamaz. Lütfen, bırakın beni! | Open Subtitles | ل ايمكنه ان يفهمك أرجوك دعني أذهب |
| Anlatımımı mazur gör ama insanlar bunu anlayamaz. | Open Subtitles | عذراً على التعبير، لكن البشر لا يفهمون ذلك. |
| Sanırım beni hiç kimse senden iyi anlayamaz. | Open Subtitles | وأعتقد أنه لن يتفهم أحد ذلك أفضل منكِ |
| Onunla bir bağlantı hissediyorum, bilirsin, her ikimizde de hediyeler var ve herkes bunu anlayamaz. | Open Subtitles | أشعربإرتباطمعها،لدى كلانا... هبات، و لا أحد يفهمنا |
| Evet, evet. Neredeyse aynılar. Bir avcı aralarındaki farkı anlayamaz. | Open Subtitles | أجل، أجل، يكادوا يكونوا متطابقين، الضواري لا يمكنهم التفريق بينهم. |
| Görüyor musun bak, hiçbir erkek beni bir kadından daha iyi anlayamaz. | Open Subtitles | أترين؟ لا يُمكن لرجل أن يفهمني كما يُمكن أن تفهمني امرأة. |
| Çalıntı mal satan biri bile kolay kolay anlayamaz. | Open Subtitles | بائعين الجواهر أنفسهم قد يخلطون بينهم |