| Annem bana onun öz babam olmadığını adamın biri olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني أمي حينها أنه لم يكن أبي الحقيقي، كان مجرد رجل. |
| Annem bana uzun zaman önce söylemişti Çok değerli şeylerimi kaybettim,biliyorum. Onlar geri gelmeyecek Nereye gittiler? | TED | أخبرتني أمي منذ أمد بعيد فقدت أشياء عزيزة عليّ، أعلم لن ترجع يومًا أين ذهبت؟ |
| Ben çocukken Annem bana çok güzel bir kazak dikmişti. | TED | عندما كنت طفلا حاكت لي أمي هذه السترة الرائعة. |
| Biliyorum. Annem, bana hamile kaldığı için senin her şeyi bıraktığını söyledi. | Open Subtitles | لا بأس أمي أخبرتني انك تخليت عن كل شئ لأنها حملت بي |
| Annem bana dikiş dikmeyi öğretti ve arka verandada oturup kurdelelerden küçük saç bantları yapardım ve her birine adlarını ve fiyatlarını yazardım. | TED | علمتني أمي كيفية الخياطة، وعلى شرفتي الخلفية، أجلس وأصنع عصابات صغيرة من الشرائط، و أكتب الأسماء والأسعار لكل صنف. |
| Çok iyi olduğumu söyledi ve Annem bana bunu aldı. | Open Subtitles | لقد قال أنني أبلي حسنًا، لذا اشترت لي والدتي هذا. |
| Bu süre içerisinde Annem bana onun henüz baba olmaya hazir olmadigini söyledi. | Open Subtitles | في ذلك الوقت، أخبرتني والدتي أنه ليس مستعداً ليكون أباً بعد |
| Annem bana er veya geç yapabileceğimi söylemişti ama hâlâ yapabilmiş değilim. | Open Subtitles | أبدا ولا مرة واحدة أخبرتني أمي أنني يجب أن أفعلها ولكنني لم أستطيع بعد |
| Kendini öldürmeden bir hafta önce Annem bana, doğduğum günden beri benden haberin olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قبل أسبوع قتلت نفسها أخبرتني أمي بأنك تعرف عن وجودي من أول يوم ولدت فيه |
| Annem bana babamın düşmanlarının ebediyen düşmanım olmasını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني أمي بأعداء أبي اصبحوا للأبد أعداء لي |
| Westboro'dan ayrılışımdan birkaç hafta önce, Annem bana bir şey söyledi; ailemle kalabilmemin bir yolu olmasını çaresizce umut ederken... | TED | قالت لي أمي شيئاً قبل أسابيع من مغادرتي لويستبرو، حين كنت آمل بشكل يائس أن تكون هناك طريقة ما كي أظلّ مع عائلتي. |
| Bak! Bütün bu harika şeyleri Annem bana getirmiş. | Open Subtitles | تعال لترى كل هذه الأشياء الرائعة التي أحضرتها لي أمي |
| Bak Annem bana ne yaptı. | Open Subtitles | ـ انظري الى ما قدمت لي أمي ـ واو أنه جميل |
| Annem bana hep rasgele bir terörist saldırısında öldüğünü söylerdi. | Open Subtitles | أمي أخبرتني دائما إنهُ قُتل في إحدى الهجمات الإرهابية العشوائية |
| Annem bana durumunun kötüleştiğini, kanserin kan dolaşımına karıştığını söyledi. | Open Subtitles | أمي أخبرتني بأن حالتك تسوء, أن السرطان تغلغل إلى دورة الدم. |
| Annem bana bir hanımın önünde şapkamı çıkartıp sigaramı söndürmeyi öğretti. | Open Subtitles | لقد علمتني أمي أن أخلع قبعتي و أطفئ سيجاري في حضرة النساء |
| Geçen sene, Annem bana kurşun geçirmez yelek aldı. | Open Subtitles | بالعام الماضي , أحضرت لي والدتي سترة واقية |
| Annem bana aşkın evlilikle hiçbir alakası olmadığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرتني والدتي أن ليس للحب علاقة بالزواج |
| Annem bana, hemen bir sonraki gün beyzbolu bıraktırdı. | Open Subtitles | أمي جعلتني اترك البيسبول في اليوم التالي |
| Annem bana lisedeyken İspanyolca dersi almamı söylemişti, çünkü bunu ilerde kullanabilirdim. | Open Subtitles | أمي قالت لي تعلم اللغة الأسبانية في الثانوية لأني سأستعملها في الشارع |
| Annem bana bırakmıştı. Ağabeyim sanattan anlamaz. | Open Subtitles | لقد تركتها أمي لي, فأخي لا يتذوق الفن |
| Ama seni kim durdurdu Pearl? Hey. Annem bana bir kaza eseri olduğumu söyledi. | Open Subtitles | ولكن ايضا من جعلك هكذا؟ امي اخبرتني اني كنت حادثه |
| Annem bana ailesinden hiç bahsetmedi. | Open Subtitles | لم تخبرنى أمى عن والديها ابدا |
| Annem bana, Dell'in annesi Rootie teyzenin, Dell'in iç çamaşırında hamam böcekleri bulduğunu anlatmıştı. | Open Subtitles | امي أخبرتني ان العمة روتي والدة ديل وجدت صراصير في لباس ديل الداخلي |
| Annem bana kaşlarımı almayı ve memelerimi birbirine bantlamayı öğretti. | Open Subtitles | أمي علمتني ان انتف حواجبي وان ارفع صدري بشريط اللاصق |
| Yemeğe geç kalacağım ve Annem bana bağıracak. | Open Subtitles | إذا تأخرت على العشاء، ستصرخ أمي علي |
| Sizi bilmem ama ne zaman Annem bana yemek verse bir şekilde sevdiklerim ve sevmediklerimi birbirinden ayırırdım. | TED | لا أعرف عنكم، لكن عندما أعطتني أمي الطعام كنت دائماً أميز الطعام الذي لا أحب من الطعام الذي أحب. |