| Hızlı arabalarla ilgili bir yol filmi çekmek için yer arıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت استكشف المواقع من اجل فيلم يتحدث عن السيارات السريعة |
| Bunların hepsi arabalarla ilgili değil mi? - Hiç bu kadar araba görmemiştim. | Open Subtitles | إنها كلها تتعلق بالسيارات لم أرى هذا العدد الكبير من السيارات في حياتي |
| Bu gerçekten zor. Aslında, değil. arabalarla, imkansız değil. | TED | بالواقع, لا, ليس بمستحيل تطبيقه على السيارات |
| Ama bunu arabalarla da görmeliyim. Gerek yok baba. Sadece hayal gücünü kullan. | Open Subtitles | لكنى اريد ان اراه بالسيارات لا يمكن يا ابى ، فقط استخدم مخيلتك |
| İvintiyi arabalarla aşabiliriz. | Open Subtitles | لكن العربات ستحملنا من خلال الدوران حول المنحدر |
| 320 bin. Bu parayı ödünç verilen arabalarla eşleştirmeliyim. | Open Subtitles | 320ألف دولار ، يجب أن أربط بين المال والسيارات التي تم اقتراضها بواستطها |
| Uluslararası otoyolların, diğer trafiklerin ayağına dolanan, bozulmuş arabalarla dolu olduğunu hayal edin. | TED | تخيلوا الآن طرق سريعة دولية تتكدس فيها جميع السيارات المعطلة التي تعترض طريق السيارات الأخرى. |
| Değil mi? arabalarla ilgili diğer bir şey ise hepimiz biraz Pygmalion gibiyiz. tasarımlarımıza tamamen aşığız. | TED | أليس كذلك؟ و شيء واحد عن السيارات هو أن جميعنا بعض الشيء كالبيجماليون, و نحن مغرمون للغاية بابتكاراتنا. |
| Saldırganlığımı bu arabalarla atardım. | Open Subtitles | وهذا أنا أنا كنت أخرج عدائيتي عبر هذه السيارات طوال الوقت |
| Peki ya sen nasıl oluyor da arabalarla ilgili az şey biliyorsun? | Open Subtitles | لقد كانوا يشترون مثل هذه السيارات بثمن بخس و يصلحونها و قد كنت اشاهدهم |
| En klas arabalarla... içleri deri kaplı... korint, mümkünse. | Open Subtitles | قمة خطوط السيارات الجلد الداخلى كرياتنين,لو لديهم. |
| arabalarla buluş. arabalarla buluş. arabalarla buluş. | Open Subtitles | لقاء السيارات, لقاء السيارات لقاء السيارات, أين ؟ |
| Evet, o yabancı arabalarla asla aşık atamak mümkün değil. | Open Subtitles | نعم, لا تستطيع منافسة شركات السيارات الأجنبية |
| Ama sen şüphe uyandırmamak için kamyonda olacaksın. Biz arabalarla izleyeceğiz. | Open Subtitles | ستكون أنت فقط من في الشاحنة لتجنب أي شبهة، وسنتبعك بالسيارات |
| Bu benim beğendiğim tablolardan biridir, bizim arabalarla olan ilişkimizi mükemmel bir şekilde anlatıyor. | TED | هذه إحدى لوحاتي المفضلة, إنها حقاً تصف علاقتنا بالسيارات. |
| Bilmem. Zırhlı arabalarla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | انا لا اعلم انا لا اهتم بالسيارات المدرعه |
| Ve siz beyler, parayla çok dikkatsizsiniz. Gordo, arabalarla. | Open Subtitles | وانتم يا رجال مسرفون للغاية جوردو بالسيارات |
| Sürüyü oraya götür ve arabalarla dönmemi bekle. | Open Subtitles | خذ الماشية إلى هناك و عد لمقابلتي عند العربات |
| Beni, vadilerle ve paslı arabalarla ümitlendirme. | Open Subtitles | لا تعذبني بقصص الوديان والسيارات شديدة الصدأ |
| Geçen hafta uzaktan kumandalı arabalarla oynarken havalı olduğunuzu sanıyordunuz ya? | Open Subtitles | أتذكرون الأسبوع الماضي عندما كنتم تلعبون بسيارات التحكم عن بعد واعتقدتم بأنكم حقاً رائعون؟ |
| Kono ve ben tersanede bulunan modifiye arabalarla kurban arasında nasıl bir bağlantısı olduğunu araştırıyorduk. | Open Subtitles | كونو" وانا كنا نبحث" في سيارات الـ"موسل" التي وجدت في ساحة السفن لنرى إذا كان الضحية مرتبطٌ بهم بطريقة ما |
| Bu kadar geç saatte yolu arabalarla paylaşmaya pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية السيّارات على هذا الطريق في هذا الوقت المتأخّر. |