| Ben Arabulucu Arkin, müdür bey. | Open Subtitles | المفاوض آريكن ، مدير لو سـمحتم بعمل اتصـال معه لعرفت ماذا يريد حيبز : |
| FBI, Arabulucu; şerif ise SWAT'ı yollamaya hazır. | Open Subtitles | تريد المباحث الفدرالية إرسال مفاوض ولدي عمدة محلي راعي بقر جاهز لإرسال فريق التدخل مع اعتداء كامل المقاييس |
| İşçileri sadece bir Arabulucu için umutları frenliyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يكبح العمّال هو أملهم في الوسيط الموعود بالنسبة إليهم |
| Arabulucu Bey, karşı avukata garip seslenmelerinden sakınmasını söyler misiniz? | Open Subtitles | سيدي المحكم هل تستطيع أن تطلب المحاميه الآخر أن تتوقف عن اصدار الأصوات ؟ ماذا؟ |
| Ben bir uzlaşmaya varmaya çalışan toplumun iki kesimini birleştiren bir Arabulucu. | Open Subtitles | ..أنا. وسيط بين طائفتين من المجتمع الذين يحاولون الوصول الى تفاهم |
| Ben bir Arabulucu değilim, daha önce hiç böyle bir şey yapmadım, ama bazı durumlarda... | Open Subtitles | كما ترى , لست مفاوضة رهائن لم أقم بشيء مثل هذا من قبل على الاطلاق لكن , أحيانا الظروف |
| Arabulucu ile rehineci arasındaki ilişkiyi besle. Ama en önemlisi bunları sessizce yap. | Open Subtitles | عزز العلاقة بين المفاوض والخاطف , ولكن أهم شيء هو أن تجعل الأمور هادئه |
| Arapça bilen daha iyi bir Arabulucu düşünemezdim. Hoş geldin Amir. | Open Subtitles | لم يخطر ببالي افضل من هذا المفاوض الذي يتحدث العربية |
| Çünkü Arabulucu oynadığın süre zarfında MC beni yağmalayıp durdu. | Open Subtitles | لأنه بالوقتِ كله الذي كنتَ تؤدي به دور المفاوض كانت العصابة تغتصبني. |
| Rehine alma ihtimallerine karşın, rehine kurtarma ekibine haber verin ve bölgeye bir Arabulucu yollayın. | Open Subtitles | أخطر الطواريء وأحصل على مفاوض فى الموقع فى حالة إحتجازهم لرهائن |
| Onu acımasız bir Arabulucu yazmışlar ve hazırda bekleyen kiralık katilleri olduğunu ima etmişler. | Open Subtitles | قالت أنه مفاوض لا يرحم كماأكدت أنه يمتلك قتلة مأجورين تحت تصرفه |
| Ah Arabulucu, onlara birbirlerine giden yolu göster. | Open Subtitles | أيها الوسيط , أرشد كل واحد منهما إلى الآخر |
| Arabulucu daha çok bunu benim yapıp yapamayacağımla ilgileniyor. | Open Subtitles | إن الوسيط مهتم أكثر في قدرتي أنا على القيام بذلك |
| Bay Arabulucu, ...bu gerçekler hakkında bir arabuluculuk, hayali belirsizlikler hakkında değil, | Open Subtitles | سيدي المحكم هذا الإحتكام عن حقائق و ليس عن إفتراضات |
| Bay Arabulucu, ...başlamadan evvel bir sunum yapmam gerek. | Open Subtitles | سيدي المحكم قبل أن نبدأ، اريد أن أقدم عرضا |
| Kimse bir şeyden sorumlu değil zaten. Herkes Arabulucu. | Open Subtitles | لا أحد مسؤول عن أي شيء، الجميع يعتبر وسيط |
| Dinleyin, Arabulucu olmadığımı anlayabilirsiniz. | Open Subtitles | اسمع يمكنك أن تعرف أنني لست مفاوضة رهائن |
| Aslında, tarafsız Arabulucu olarak buradayım, herhangi bir tarafın avukatı olarak değil. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا هنا كوسيط محايد، ولست محامية دفاع لأحد |
| Hatırlatmak isterim ki efendim, bir zamanlar Tüm Manakron sisteminde baş Arabulucu görevini yürüten bir protokol droidiydim. | Open Subtitles | رئيس المفاوضين لكامل نظام مانكرون انتظر دقيقة |
| Arabulucu toplantısında görüşmek üzere. | Open Subtitles | نراك في جلسة الوساطة. |
| Teröristler Libya Büyükelçisinin Arabulucu olmasını istediler. | Open Subtitles | الارهابيين... طلبوا بتدخّل السّفير "الّليبي...". |
| Thorpe v Bronwin davasında Arabulucu olarak çalışmıştım sizinle. | Open Subtitles | أنا قد عملتُ معكم يا شباب حينما كنتُ وسيطة. في ثورب ڤ. بروين. |
| İnsan kaynaklarını arıyorum ve ikinize bir Arabulucu ayarlatıyorum. | Open Subtitles | أنا أُهاتف الموارد البشرية لتجهيز وساطة لك |
| Başkan Boumedienne buna bir son verip hayatları kurtarma umuduyla kibarca Arabulucu olmayı önerdi. | Open Subtitles | الرئيس (بومدين) عرض و بكل ترحيب التوسّط... على أمل تحقيق هذا الهدف... و إنقاذ الأرواح البشريّة. |
| Ben bu işi Arabulucu olarak yapmak niyetindeyim ama senin durumun benimki gibi değil. | Open Subtitles | إنني أفعل ذلك الآن كمفاوض ولكن وضعك متوتر |
| Arabulucu kutsaldır ve ona Tanrının çocuğu denebilir. | Open Subtitles | الموهوب صانع السلام يجب أن يدعى أبن الإله |