|    Polisi aramak zorunda kalacağım. Sen kurtarmıştın bir kez beni.    | Open Subtitles |     سيكون علي الاتصال بالشرطة. لقد غطيتِ مكاني مرة.    | 
|    Üzgünüm, yarın onunla gelmek için birini aramak zorunda kaldım.    | Open Subtitles |     اسف, كان علي الاتصال بأحد ليأتي ليرعاها غداً    | 
|    2 gün önce Çocuk Koruma Servisi'ni aramak zorunda kaldım. Çünkü Avustralya'da bir yerde 4 yaşında bir kız vardı. Annesi ona KGS uygulamayı planlamıştı.     | TED |     قبل يومين توجب علي الاتصال بخدمة حماية الطفل بسبب أنه في مكان ما في أستراليا، يوجد طفلة في الرابعة توجد طفلة في الرابعة تخطط أمها لختانها.     | 
|    Beni aramak zorunda değildin ama listeye girdiğime sevindim.    | Open Subtitles |     لم تكن مضطرا للإتصال بي لكنني اقدر أنني موجودة على اللائحة    | 
|    Beni aramak zorunda değildin ama listeye girdiğime sevindim.    | Open Subtitles |     لم تكن مضطرا للإتصال بي لكنني اقدر أنني موجودة على اللائحة    | 
|    Neredeyse imkansız. Golf arabalarının üreticisini aramak zorunda kaldım...    | Open Subtitles |     إنه شبه مستحيل كان لا بد أن أتصل بمنتج عربات غولفي    | 
|    Rafael ile aramız o zamanlar çok da iyi değildi, odamızdan otel hizmetlerini kesmişti, ben de başkasını aramak zorunda kaldım.    | Open Subtitles |     أنا و(رافاييل) لم نكن على وفاق في تلك الفترة وقد قطع عن حجرتنا الخدمات الفندقية -فكان علي الاتصال بشخص خارجي    | 
|    Chalmers'ı aramak zorunda kaldım. Ve? Pek iyi karşılamadı.    | Open Subtitles |     (كان لا بد أن أتصل بـ (تشالمرز لم يبدو جيداً كثيراً إنه الحدث الرئيسي بالنسبة له    | 
|    Bakanı aramak zorunda kaldım.    | Open Subtitles |     كان لا بد أن أتصل بالوزير    |