| Evet. Turizm o duvarları yıkmak ve insanların birbiri ile iletişimini sağlayabilmek ve arkadaşlıkları oluşturmak için en iyi sürdürülebilir yöntem. | TED | السياحة هي أفضل طريقة مستدامة لهدم تلك الجدران وإنشاء طريق مستدام للتواصل مع بعضنا وتكوين صداقات. |
| Sizin fikrinize göre, erkek ve kadın arkadaşlıkları arasındaki fark nedir? | TED | ما هي الفروق، في رأيك، بين صداقات النساء وصداقات الرجال؟ |
| Letsatsi ve Nkulu'nun arkadaşlıkları gün geçtikçe sağlamlaşıyordu. | Open Subtitles | صداقة ليتساتسي و نوكولو تصبح أقوى و أقوى يوم بعد يوم |
| Stuart ve Kenny'nin kendilerine has bir arkadaşlıkları vardı, anlaşılan o ki, Stuart, Kenny'nin evinde güvende olacaklarını düşünmüştü. | Open Subtitles | (كان يجمع بين (ستيوارت و (كيني) صداقة فريدة ويبدو أنّ (ستيوارت) شعر بأنّ بيت (كيني) سيكون مخبأ آمناً |
| Muhtemelen farkında değilsiniz ama bu arkadaşlıkları hayatınızın sonuna kadar sevgiyle hatırlayacaksınız. | Open Subtitles | ربما لا تدركون ذلك ولكن هذه الصداقات التي ستعتزون بها لبقية حياتكم |
| Fakat çocukluk arkadaşlıkları aşka dönüştü ve bu Therese'yi tatmin etti. | Open Subtitles | ولكن صداقتهم في فترة الطفولة تحولت إلى حب وهذا أحتواها. |
| arkadaşlıkları bitirmem ben. | Open Subtitles | حسناً، انا لستُ لا أشجّع الصداقه |
| Çoğunlukla birbirimize alışılmamış hayvan arkadaşlıkları resimleri yolluyoruz. | Open Subtitles | حسناً، في غالب الأحيان نحن نرسل صور فحسب لعلاقة صداقات غريبة بين الحيوانات. |
| Alışılmamış havyan arkadaşlıkları üzerine konuştuğunuzu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أن هذا كان فقط علاقة صداقات غريبة بين الحيوانات. |
| Şey, bugün okuldaki tüm çocuklara bakıyordum da lise sonsuza dek sürecek arkadaşlıkları kuracağın bir yer. | Open Subtitles | حسناً ،لقد كنت أنظر إلى كل الأولاد في المدرسة اليوم والمدرسة الثانوية حيث من المفترض أن تكون صداقات تدوم إلى الأبد. |
| Mary ve Max'ın arkadaşlıkları yeniden hayat bulmuştu ve Mary'nin gözyaşları Max'ın bugüne kadar aldığı en iyi hediyeydi. | Open Subtitles | (إنتعشت صداقة (ماري) و(ماكس ودموعها كانت أفضل هدية تلقاها يوماً |
| Bu ikisinin arkadaşlıkları çok eskiye dayanıyor. | Open Subtitles | فبينهما صداقة قديمة. |
| Erkeklerin arkadaşlıkları... | Open Subtitles | صداقة الرجال |
| Ve arkadaşlıkları da bitirebilir. | Open Subtitles | إنها معروفه لإنطلاق بعض الصداقات الدائمه. |
| Verilen mühlet arkadaşlıkları, aileleri, hatta çalışma gruplarını bile böler. | Open Subtitles | المهلة قسمت الصداقات العائلات و حتى مجموعات الدراسة |
| Yetkinin doğasını değiştirmek; "çöplüğünüzü koruyun"u "çöplüğünüzü paylaşın"a dönüştürüyor, koalisyona teşvik ediyor, birlik oluşturuyor, arkadaşlıkları güçlendiriyor ve sürdürüyor. | TED | تغيير طبيعة القوة يحوّل "حافظ على منطقتك" إلى "شارك منطقتك"، يشجع هذا الأمر التحالفات، ويشكل الحلفاء، ويقوي الصداقات ويديمها. |
| Cat, arkadaşlıkları sayesinde bu krallık ayakta durdu. | Open Subtitles | كات , صداقتهم هي ما أبقت هذه المملكه متماسكه |
| Tek bildiğimiz, arkadaşlıkları o gün başladı. | Open Subtitles | كل ما نعرفه هو أن أبواب صداقتهم فتحت ذلك اليوم أمي .. |
| - arkadaşlıkları... | Open Subtitles | -أثبتت صداقتهم... |
| arkadaşlıkları için, işte nedeni bu. | Open Subtitles | بسبب الصداقه ، هذه هى |