| Meltem daha yavaş esiyor. Hayattaki arzular azaldı. | Open Subtitles | النسيم يهب بقله , الرغبة في الحياة قليله |
| Evet, ben çoğu kez kadınları vahşi arzular ile kullanırım. | Open Subtitles | نعم، أنا كثيراً ما أدفع النساء للجموح مع الرغبة |
| Ama, bu benim bu salonda bulunan ve bu ülkede yaşayan herkesin içeride, derin bir yerlerde, benzer arzular taşıdığına dair inancımı değiştirmeyecek. | TED | ولكن هذا لا يغير قناعتي كل واحد منا، في عمقنا، هنا في هذه القاعة وعبر هذا البلد، نتقاسم مجموعة مماثلة من الرغبات. |
| Sen görevlerini yerine getirdiğin zaman, küçük de olsa kalan arzular da kaybolur. | TED | مع مرور الوقت في التفاني للواجب، مهما تكن الرغبات الصغرى التي تترك ستفقد أيضا. |
| Ona baktığım an... kalbimdeki bütün arzular, bütün düşlerim birden canlanmalı. | Open Subtitles | اللحظة التى أنظر إليها... كلّ رغبات قلبي، كلّ أحلامي ستجيء حيّة |
| Normal bir ailede gizli arzular mı açığa çıkarmak istiyorsun? | Open Subtitles | تريد أن تكشف عن رغبات كامنة في عائلة طبيعية؟ |
| Böyle bir canavar, yabani elleri ve kendisininkine denk bir siki arzular. | Open Subtitles | المتوحشون مثل هذا يشتهون الأيدي الهائجه. وقضيب على مستواهم. |
| İkimizin de çok iyi bildiği gibi gereklilikler ve arzular çakışabilir. | Open Subtitles | كما نعلم كلانا أنه أحيانًا ما تتضارب الضرورة مع الرغبة |
| Senin hayatın kadar heyecanlı olmadığını biliyorum, yasak aşk öğle yemeği ve kimya dersi arasında içini yakan arzular gibi. | Open Subtitles | انا اعلم أنها ليست ممتعة مثل حياتك كتحليل حُبٍ مُحرم وحرق الرغبة بين الغداء والكيمياء |
| arzular bastırılmamalı... bu doğal değil. | Open Subtitles | ليس من المُفترض علينا إحتواء وكتم الرغبة هذا غير طبيعي |
| - Obsesif arzular aşkla karıştırılabilir. | Open Subtitles | إن الرغبة المهووسة يمكن خلطها بالحب. |
| İçinde büyüyen arzular olan bir tek sen misin? | Open Subtitles | ...تعتقد انك الوحيد لديه تلك الرغبة تنمو بداخله ؟ |
| - arzular da süper gücün sanırım. | Open Subtitles | ويبدو أن الرغبة تُمثل قوتك الخارقة |
| arzular bu şekilde gerçekleşmez. | Open Subtitles | الرغبات لا تتدخل فى هذا وابنه الاتريدس من الممكن ان تتزوج |
| İş, refah ve diğer dünyevi arzular beni artık cezbetmiyor. | Open Subtitles | الراحة و الرغبات الدنيوية لم تعد تستهوينى |
| Peki bu iğrenç arzular karşı konulamaz dürtüler nereden geliyor? | Open Subtitles | و من أين أتت؟ تلك الشهوات، تلك الرغبات الخارجة عن نطاق السيطرة خاصّتنا؟ |
| Bazı zamanlar içimdeki arzular doruğa çıkar ve delicesine bir erkek aranırım. | Open Subtitles | هناك أوقات أجد فيها نفسي هذه الرغبات التي تظهر في و أنا في أمس الحاجه لرجُل. |
| İçgüdüler, arzular, duygulardan oluşan bir yeraltı dünyasını içimizdeki hayvanı işaret ediyordu. | Open Subtitles | ملمحاً بوجود عوالم خفية مظلمة من الغرائز و الرغبات و المشاعر الحيوان الداخلي |
| İnsanoğlu ruhunu tamamen tatmin etmeyen bir rahatlama arzular. | Open Subtitles | رغبات البشرية تأتي بطرق لا ترضي الروح في نهاية المطاف |
| Cadılarda da insani arzular var, değil mi? | Open Subtitles | فللساحرات رغبات بشرية أيضا، أليس كذلك؟ |
| Şu anda kalbimde sayısız arzular var. | Open Subtitles | يوجد في قلبي رغبات لا تحصي الان |
| Bazı erkekler kadın arzular Helga. Bazılarıysa altın arzular. | Open Subtitles | (بعض الرجال يشتهون النساء يا (هلجا، وآخرين يشتهون الذهب، |
| Ve burada arzular vardı, ama asla geminin pruvası ile kıçı arasına... sığabileceğinden daha fazlası değil. | Open Subtitles | لقد كانت هنا امنيات ولكنها كانت قابلة للتحقق فى تلك السفينة بين مقدمة الباخرة ومؤخرتها |