| Bu kesintinin asıl sebebini size söylememişler. | Open Subtitles | . لكنهم لم يذكروا السبب الحقيقي لهذا التخفيض |
| Kate, neden gelmenin asıl sebebini söylemiyorsun? | Open Subtitles | ما اقوله هو انني اعلم السبب الحقيقي لظهورك اليوم |
| New York'ta kalışımın asıl sebebini duymak ister misin? | Open Subtitles | هل تريدين السبب الحقيقي لماذ قررت البقاء في نيويورك؟ |
| New York'a gelişimin asıl sebebini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تريدين السبب الحقيقي لماذ قررت البقاء في نيويورك؟ |
| Dinle, seni okulda istemememin asıl sebebini sana söylemem gerek. | Open Subtitles | إستمع، أنا - أنظر ، أنا يجب أن أخبرك السبب الحقيقي أنا لم أردك حول في المدرسة. |
| Essie, arkadaş edindiğin için çok ama çok mutluyum ama buraya taşınmanın asıl sebebini unutma. | Open Subtitles | ايسي , انا سعيدة جداً لانك قمتي بصنع صداقات لكن لا تنسي السبب الحقيقي لانتقالك الى هنا ... ـ |
| Gözyaşlarının asıl sebebini bilmesi gerekmiyor. | Open Subtitles | لا داع لأن تعرف السبب الحقيقي لبكائك |
| Neden hafızamı sildiğimin asıl sebebini sakladım. | Open Subtitles | لقد عرفت السبب الحقيقي لمسح ذاكرتي |
| Buluşma teklifimi kabul ettiğin için sana teşekkür ederdim, Richard ama burada oluşunun asıl sebebini biliyorum. | Open Subtitles | لكنت أود أن أقول شكراً لك (على قبول العرض لهذا اللقاء يا (ريتشارد ولكنني أعرف السبب الحقيقي لوجودك هنا |