| Şu Ashby herifi üzerindeki gayretin onunla oynaşman, ufak tatlı gülücükler sunman sürtünüşlerin, ara sıra dokunuşların bu geceyi öyle kapatacaksın gibi gelmişti bana. | Open Subtitles | ذلك الاسلوب الذى اتبعته مع آشبي المغازلة ، وتلك الابتسامة الصغيرة الحلوة نظاراتك نحوه ولمسه من حين لآخر |
| Transferin kesin zamanı belli olunca, Ashby bizi arayacaktı. | Open Subtitles | آشبي بلغنا في اتصال هاتفى بالوقت المحدد للنقل |
| Ödemede sorun olmaması için Ashby'nin payı, kendi deniz aşırı hesabına aktarılmıştı. | Open Subtitles | لضمان اننا لن نذهب الى ويلش فقد حول آشبي حصته الى حسابه الخاص في بنك الشاطئ |
| Dün akşam senfonide Gene ve Hollis Ashby'ye rastlayınca aklıma geldi. | Open Subtitles | في الحقيقة، حَصلتُ على الفكرةِ ليلة أمس عندما إصطدمنَا بالجينِ وهوليس أشبي في السمفونيةِ. |
| - Üzgünüm Niles. 11'inde Ashby'lerle planları varmış. Onlar da davetli. | Open Subtitles | آسف، عِنْدَهُمْ الخططُ مَع عائلة أشبي في الحادي عشرِ لذا هم مَدْعُوون أيضاً. |
| Ashby'ye iş atarken flört ederken, ona tatlı tatlı gülümserken sürtünürken, sıklıkla dokunurken senin de bundan hoşlandığını düşündüm. | Open Subtitles | ذلك الاسلوب الذى اتبعته مع آشبي المغازلة ، وتلك الابتسامة الصغيرة الحلوة نظاراتك نحوه ولمسه من حين لآخر |
| Ashby, bizi para transferi başladığı anda arayacaktı. | Open Subtitles | آشبي بلغنا في اتصال هاتفى بالوقت المحدد للنقل |
| İzimizin bulunmaması için Ashby'nin payı kendi deniz aşırı hesabına yatırıldı. | Open Subtitles | لضمان اننا لن نذهب الى ويلش فقد حول آشبي حصته الى حسابه الخاص في بنك الشاطئ |
| Yani Ashby'nin çok yakınında takılmadığına emin ol mutlaka. | Open Subtitles | أنا أعني , تاكد من انها لا تذهب لاي مكان بالقرب من آشبي |
| Bazen kalp aklın önüne geçiyor. Evet. Kellan Ashby hakkında ne biliyorsun? | Open Subtitles | أحياناَ القلب ينعش الرأس ماذا تعرفين عن " كالين آشبي " ؟ |
| Ve işte oldu. Ashby, o şiddetli arzuya kapıldı. | Open Subtitles | ها هنا يحصل آشبي على تلك الحكة |
| İşte bu kadar. Ashby kaşındı. | Open Subtitles | ها هنا يحصل آشبي على تلك الحكة |
| Babam Maureen Ashby'e, Clay'in kendisini kulübü silah satışından çıkarmak istediği için öldüreceğinden korktuğundan bahseden mektuplar yazmış. | Open Subtitles | أبي كتب رسالة إلى " مورين آشبي " يخبرها بمخاوفه وأن " كلاي " سيقتله لإخراج الأسلحة من النادي |
| Ashby Picard'ı küçük istasyon Ashby Le Walkin'e bağlayan bir kavis. | Open Subtitles | تقاطع يربط بين (آشبي بيكار) ومحطة (آشبي والكين) الصغيرة |
| Tam istediğim kişiler değil ama en azından Ashby'ler var. | Open Subtitles | لَيسَ بالضبط قائمةَ طلباتي، لكن على الأقل نحن عِنْدَنا عائلة أشبي. |
| Eminim Lew Ashby'de tüm şehre yayılmış bir sürü zorunlu kısım vardır. | Open Subtitles | أنا متاكدة انا لو أشبي لديه الكثير الأجزاء المهمة |
| Yani, Ashby'nin günah yuvasına takılmak çok hoşuna gidiyor onun, farkındayım. | Open Subtitles | لذلك أنا أعرف أن تحب التسكع في منزل أشبي ؟ |
| Ashby'nin dünyası işte. Hepimiz içinde yaşıyoruz. | Open Subtitles | أجل , إنه عالم أشبي , نحن جميعاً فقط نعيش فيه |
| Sabah Dr. Ashby'i aramamı ister misin? | Open Subtitles | أتريدين أن اتصل بالدكتورة أشبي في الصباح؟ |
| Dizzy Gillespie adında bir adam burada çalmaya geldi, çünkü şurada oturan, Marty Ashby adındaki adamı tanıyordu. | TED | و حضر رجل يدعى ديزي جيليسبي ليعزف هناك لانه كان يعرف هذا الرجل هنا مارتي اشبي. |
| Leon Ashby, şirket kredileri müdür yardımcısı. | Open Subtitles | ليو اشبى موظف من قسم القروض المتعلقة بالشركات |