| astarı herhangi bir takip cihazı koyamayacağımız kadar ince. | Open Subtitles | البطانة رقيقة جدا علينا لوضع أداة تتبع أيّ مدى داخلها |
| İç astarı çok yumuşak. | Open Subtitles | البطانة الداخلية ناعمة جدًا |
| -Pekala, astarı farklı gibi görünüyor. | Open Subtitles | -حسنا, البطانة مختلفة |
| İpek astarı 1 00 milyon yıllık. | Open Subtitles | عمر بطانة الحرير حوالي مئات ملايين الأعوام.. |
| Çocuk büyüdükçe "kle kai cucullaris", yani kalın bağırsağının astarı yüzüğün etrafını kapatarak onu olduğu yerde tutmuş. | Open Subtitles | عندما بدأ الصبي بالنمو، أطبقت بطانة أمعائه على الخاتم وأبقته في مكانه. من يمكنه الإطلاع على سجلاته؟ |
| Aslı astarı olmayan dedikodular bunlar. | Open Subtitles | هذه مجرد شائعات وأقاويل |
| Güzelim astarı ne hale getirmişsin. | Open Subtitles | انا (واين دمرت البطانة الداخلية؟ |
| Bu yüzden giysinin astarı için kullanabileceğimiz metal ya da alaşımı bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لذا فإنّي أحاول التحقّق من وجود معدن أو خليط من المعادن لنستخدمه في بطانة البذلة. |
| İpeğe sarılmıştı ve tabutun astarı satendi. | Open Subtitles | لقد دفنت بالحرير، و بطانة الكفن كان من نسيج الأطلس. |
| Örneğin, bağırsak astarı dört günde bir tamamen yenilenir. | TED | على سبيل المثال ، فجسدك يستبدل بطانة أمعائك مرة كل أربعة أيام . |
| O pantolonun kırmızı astarı var. | Open Subtitles | هذا البنطال، لديه بطانة حمراء. |
| astarı termal olarak yalıtılmış. | Open Subtitles | بطانة عازلة حراريًا |
| - Tavuk kuşu astarı var. | Open Subtitles | اوه - بطانة طاووس - |
| Aslı astarı olmayan dedikodular bunlar. | Open Subtitles | هذه مجرد شائعات وأقاويل |