| Oradan Longbourn'a kadar beni getirecek bir at arabası kiralayacağım. | Open Subtitles | ومن ثم ووترفورد حيث سأقوم بتأجير عربة تنقلني الى لونجبورن |
| Buraya geldiğimizde, meydanda bir at arabası vardı. Hatırladın mı? | Open Subtitles | عندما وصلنا، كانت هناك عربة في الساحة الرئيسية، أتتذكر ؟ |
| at arabası geç gelirse ne yaparım bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أدري ماذا سأفعل إذا تأخرت عربة الخيول |
| Para, son moda giysiler saygın gözüken bir at arabası ve atlar sana yakışan bir muayenehane, bekleme odası, hizmetçiler ve paranın satın alabileceği en iyi tıbbi ekipmanlar. | Open Subtitles | رأسمال ,تجعل ملبسك على الموضة, مع تأجير عربة وحصان محترمة غرفة جراحة تستحقك ,غرفة انتظار ,خدم |
| Yolun kenarında meyve satıyordu. Bir at arabası vardı. | Open Subtitles | كانت تبيع منتوجات جانب الطريق، وكان لديها حصان وعربة |
| İnsanların at arabası. Fakirlerin ve fakirimsilerin tercih ettiği ulaşım. | Open Subtitles | عربة المجتمع ، إختيار الفقراء وأشباه الفقراء |
| Bir kaç kişi evin dışında bir at arabası gördüklerini söylediler. | Open Subtitles | عِدّة إشخاص أخبرونا أنهم رأوا عربة أمام منزلنا |
| Bu bir fayton. - at arabası. | Open Subtitles | هذه مركبة جياد خفيفة ذات أربع عجلات وهذه عربة بأربع عجلات |
| - İki tekerlekli at arabası. Posta arabası. | Open Subtitles | وهذه عربة بأربع عجلات بمقعد نابض وهذه مركبة أجرة بأربع عجلات |
| Ne yani? Dağları brandalı bir at arabası ile mi aşmış? | Open Subtitles | عفواً هي عبرت بين الصخور في عربة مغطاة ؟ |
| Üç kurban da aynı 30 tedarikçiye gitmiş, içlerinden biri de kabak şeklinde at arabası yapıyor. | Open Subtitles | لقد ذهبوا إلى نفس الثلاثين بائعا واحد منهم يؤجرُ عربة من اليقطين تجرها الخيول |
| Tek bir asker veya at arabası kullanmadan Üç Şehri birden geri kazandı. | Open Subtitles | إستعاد المدن الثلاث بدون إستعمال جندي او عربة |
| Dediklerine göre altın muhafızların koruduğu mermer bir at arabası kullanırmış. Ne diyorsun sen yahu? | Open Subtitles | الرجل الذي يُقال أنه يتنقل في عربة من المرمر ويحرسه حرّاس ذهبيون |
| Söylentiye göre mermerden bir at arabası ve koruyucu altın muhafızları varmış. | Open Subtitles | يقولون أنه يتجول في عربة من المرمر وبصحبته حراس ذهبيون يحمونه |
| Bizi belediyeden alması için bir at arabası tutmuştum. | Open Subtitles | المدينة قاعة من لتقلنا حصان يجرها عربة وأحضرت |
| Dün gece bizi Charlotte'a bir at arabası götürdü. | Open Subtitles | رجاءا لا تفسدي سعادتي بالحديث لقد كان لدينا عربة تجرها الخيول |
| Evet ama o bir at arabası tarafından ezilmiş gibi görünüyordu. | Open Subtitles | نعم لكن يبدو انه دهس بواسطة عربة تجرها الخيول |
| Taştan bir eve çıkan kirli bir yol var, eski, bir tekerleği olmayan ağaçtan yapılmış at arabası var. | Open Subtitles | طريق ترابي يقود إلى مبنى حجري بداخله عربة خشبية قديمة تنقصها عجلة |
| 12 hırsızlık, çalıntı at arabası ile dolaşma, 7 yankesicilik, 24 kere parasını ödemeden yemek yeme. | Open Subtitles | ، اثنا عشر عملية سطو ... واختطاف حصان وعربة ... وسبع قضايا نشل و24 حالة استهلاك طعام بدون دفع المقابل |
| Şemsiyeler, mobilya yayları, at arabası kamçıları, oyuncaklar, yaka balenleri, ilk daktilo yayları, perde çekecekleri, köpek tasmaları, sırt kaşıma aletleri, bisiklet telleri, saç tokaları, kürdanlar, bayrak direkleri... | Open Subtitles | مظلات ونوابض مفروشات، والسياط والدمى ومثبتات الياقات ونوابض الآلات الكاتبة الأولى، وقطع سحب الستائر، وأطواق الكلاب وأدوات حك الظهر، |
| Goşen'de at arabası mı? | Open Subtitles | مركبه هنا فى جوشن ؟ |
| at arabası bataklığa düşmüş. | Open Subtitles | لقد كانت تتجه إلى هناك |