| Birinin atladığını, ya da atlamak üzere olduğunu görürseniz onu durdurmaya çalışın. | Open Subtitles | من رأى منكم شخصاً يقفز أو على وشك القفز فلتحاول أن توقفه |
| aslında şunu yapabilirsin ama... bu sana ateşten atlamak gibi gelecek. | Open Subtitles | .. يمكنكِ فعل ذلك، ولكن أنا أودّ القفز داخل النيران لأجلكِ |
| Çünkü buradan atlamak bir binanın 100'üncü katında atlamaya eşdeğer. | Open Subtitles | .. القفز من هنا مثل الققز من الطابق المائة لمبنى |
| Peter Bailey'in planı, güney telindeki direğin üzerinden atlamak. | Open Subtitles | بيتر بيلى لديه خطة للقفز بالزانة على السياج الجنوبية |
| Gerçekten atlamak istemezsiniz ama dışarda olmak istersiniz. | TED | انت لا تريد ان تقفز .. ولكنك تريد ذلك .. بسبب الجلوس هناك |
| Hep uçaktan atlamak istemişimdir. Senin için sorun yoksa benim için de yok. | Open Subtitles | دائما كنت أود أن أقفز من طائرة فإذا كنت أنت جاهز انا معك |
| Hızla giden bir arabadan atlamak birdenbire bir kamyon gelirken? | Open Subtitles | القفز من سيارة مسرعة؟ حين تأتي شاحنة من مكان ما؟ |
| Gökdelenin tepesinden atlamak gibi daha havalı bir şey yaparım. | Open Subtitles | ربما افعل شيئا رائق مثل القفز من أعلى برج سكني |
| Bir tepeden aşağı düşmekle, bilinçli bir şekilde atlamak arasında fark var. | Open Subtitles | هنا فرق بين السقوط من جبل و القفز فوق جبل لغاية ما |
| Ve o anda o kadar acı vericidir ki -- ve ben bunun bu şekilde tasarlandığını düşünüyorum -- öyle acı vericidir ki atlamak istersiniz. | TED | والجلوس مؤلم حقاً اعتقد انه صمم لهذه الغاية لكي يتولد في نفسك رغبة في القفز |
| Sen oradayken diğer herşey karanlık.. ...ve atlamak istediğin bir kapı var. | TED | فتجلس وكل ما حولك مظلم إلا هذه البوابة التي ترغب في القفز داخلها |
| Ve akademik olduğu gibi, laboratuarımızda fonları arttırabilmek için halkaların içinden atlamak için eğitim alıyoruz ve robotların bunu yapmasını sağlıyoruz. | TED | لذا كأكاديمي ، تدربنا على القفز خلال الحلقات لزيادة التمويل لمختبراتنا ، وجعلنا روبوتاتنا تقوم بذلك. |
| Fakat şimdi daha sığ sulara atlamak istiyorum, ve kesinlikle hayranlık verici bazı yaratıklara bakmak istiyorum. | TED | أريد القفز إلى المياه الضحلة و مشاهدة بعض المخلوقات المذهلة |
| Ve sanırım mutluluğun ne olduğu hakkında çok şey öğrendim inanılmaz bi kederin içinden geçerek, uçurumun tam kenarında durup aşağı atlamak isterken tam da. | TED | وقد تعلمت ماذا تعني السعادة جراءه عن طريق المضي قدما في هذا الحزن البليغ فلطالما وقفت على حافة الجرف وكنت أنوي القفز |
| O yüzden arkandan atlamak için can atmıyorum. | Open Subtitles | ولهذا لستُ أتطلّع للقفز إلى البحر ورائكِ. |
| Bu moronlar zaten uçaktan atlamak için gönüllü olmuşlar. Başka aptallık yapabilirler mi? | Open Subtitles | الحمقي الذين يتطوعون للقفز من الطائرات لا يوجد اغبي منهم |
| Yani uçaktan atlamak yerine, değil mi? | TED | ب.ج. : بدلا من أن تقفز من طائرة، أليس كذلك؟ |
| Damdan dama atlamak zorunda da kalmadım. Zamanımı suçları araştırarak geçiririm. | Open Subtitles | لم أقفز على السطوح فقط أتحرى وأجمل الادلة |
| Eğer hala atlamak istersen işini daha sessiz sakin bir günde halledersin. | Open Subtitles | اجل واذا مازلت راغبا بالقفز قم بذلك في يوم ذو احداث قليلة |
| Bunu böyle resmediyorum çünkü, düşmek atlamak değil. | TED | وأتصوّر ذلك بهذه الطريقة لأن الوقوع ليس قفز. |
| Haklısın. Bundan kurtulmanın tek yolu çatıdan atlamak. | Open Subtitles | أنت محق ، الطريق الوحيد أن نقفز من على السطح |
| Hayatın içinden geçmek istiyorum... havuzlara atlamak istiyorum, çıplak. İyi geceler. | Open Subtitles | اريد ان اتمتع بحياتي,اقفز داخل النافورات عاريه عمت مساء |
| Hiç bir detayı atlamak ve beni delirtmek istemezsiniz, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ لا تُريدين تفويت أيّ شيءٍ، صحيح، حتى لا ينتهي أمركِ مثلي؟ |
| Eğer trenden atlamak istersen bayağı uzağa atlaman lazım. | Open Subtitles | واذا كنت تريد.. ان تقفز من القطار انها قفزة طويلة على كل حال |
| Özellikleri atlamak bize farklı bir şey bej dikdörtgenden faklı bir şey yapma fırsatını veriyor. | Open Subtitles | تخطي المواصفات سيعطينا فرصة لصنع شيء شيء ليس مجرد صندوق مستطيل بني اللون |
| - Clara, atlamak zorundasın. Pekâlâ, hiç düşünme, atlamalısın. | Open Subtitles | عليك القفز يا كلير لا تفكري بالأمر, عليك أن تقفزي |
| Beni ne zaman La Quebrada'dan atlamak için Acapulco'ya götüreceksin? | Open Subtitles | متى ستأخذني إلى "أكابولكو" لأقفز من على منطقة "لا كويبرادا" ؟ |
| Gidemem. Bu işe karıştım artık. Sen atlarsan, ben de arkandan atlamak zorunda kalırım. | Open Subtitles | لا يمكنني، فقد أصبحتُ طرفاً الآن، فإنّ تقفزي، سأقفز ورائكِ. |