| Kardeşinizin ve sizin atlarla pek ilgili olmadığınızı ve acılı olduğunuzu biliyorum ama şu an bunun için endişelenmenize gerek yok. | Open Subtitles | أعرف بأنكِ أنتِ وأخيكِ لا دراية لكما في الخيول, وتعانين من خسارة ولكن لا ينبغي أن تقلقي حيال هذا الأمر الآن. |
| Vahşi atlarla takılmak istemiyorsan ahıra geri dön ve yatıp uyu. | Open Subtitles | فإذا كنت لاتريد الركض ومجاراة الخيول الراكضة فعد للحظيرة واخلد للنوم |
| Dudeen ve Long Tom Jenkins Bar'ın önünde atlarla beraber bekleyecekler. | Open Subtitles | دودين ولونج توم سيربطون الخيول أمام حانة جنكينز |
| atlarla başlayabiliriz, çok direkt bir kategori. | TED | يمكننا أن نبدأ بالخيول وهي فئة واضحة جدا. |
| Henüz bilmiyorum. Ama bunun atlarla bir ilgisi var. | Open Subtitles | لا أعلم بعد, لكني أظن أن للأمر علاقة بالخيول |
| Bay Armistead, atlarla ilgili söylediklerinizi duydum. | Open Subtitles | سيد ارمستيد، لقد سمعت ماقلته عن تلك الأحصنة |
| Buna değerdi. Çok güçlü atlarla çalışma fırsatı buldum. | Open Subtitles | وكان العمل يستحق ان اتحملها فقد دربت بعض الجياد الرائعه |
| Klaus atlarla birlikte burada olmalıydı. | Open Subtitles | لا ينبغي أن يكون كلاوس هنا مع الخيول الآن |
| Aw, buralardaki... saçı olmayan atlarla... bile konuşma. | Open Subtitles | آو حتى لا تتكلم مع الخيول الذين فقدوا شعرهم هي .. |
| - Teknik olarak, eğer siz atlarla bu istikamette hareket ederseniz-- - Şurdaki tren midir? | Open Subtitles | بمعنى,لو سرنا بسرعة الخيول سوف هل هذا القطار؟ |
| Binlerce insanı savaşa sürdüm atlarla ve kılıçlarla top, tank ve herşeyle. | Open Subtitles | لقد قدت الاف من الرجال الى المعركة بكل شئ من الخيول والسيوف إلى المدفعية والدبابات |
| atlarla ilgilenmediğinizi düşünüyordum bayım. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّك لم تثر إهتمامك في الخيول باسيدي |
| İnsanlara her şey hakkında tavsiye verirdi atlarla ilgili veya sonraki başkanın kim olacağı gibi. | Open Subtitles | هو يعطي الناس المشورة في كل شيئ حول الخيول او من سيكون الرئيس القادم |
| Henüz bilmiyorum. Ama bunun atlarla bir ilgisi var. | Open Subtitles | لا أعرف بعد, ولكن أعتقد أن الأمر له علاقة بالخيول |
| Zeki bir doktor beni, atlarla destekli bir terapi programına soktu. | Open Subtitles | طبيب ذكي وضعني على تواصل ببرنامج علاج بالخيول |
| Moğolların gücünün temeli atlarla olan ilişkilerine dayanıyordu. | Open Subtitles | حجر الزاوية في السيادة المنغوليه كان علاقتهم بالخيول. |
| Sonra atlarla ilgili bir iş buldum. | Open Subtitles | وثم حصلت على وظيفة أخرى في مساومات الأحصنة. |
| Kiralık. Oraya araçla gidemezsiniz. Sadece atlarla çıkabilirsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنكما الوصول إلى هناك في سيارة، الطريقة الوحيدة إلى هناك هي الأحصنة. |
| atlarla yakınlık kuran insanlardaki köklü değişime tanıklık etmişliğim oldu. | Open Subtitles | رأيت أشخاصًا تغيروا جذريًا . بمجرّد إقترابهم من الأحصنة |
| - atlarla gidin. | Open Subtitles | ممتطين صهوات الجياد.. |
| Bir ticaret merkezine denk gelip atlarla post takas etmezsek öyle. O kadar uzakta ticaret merkezi yok. | Open Subtitles | ـ إلا إذا واجهنا سارقي أحصنة غير شرعين ـ ليس هناك سارقي أحصنة في ذلك المكان |
| Ben atlarla konuşan annesiyle, her yerden uzakta bir çiftlikte yaşayan tek çocuğum. | Open Subtitles | أنا طفلة وحيدة تعيش في مزرعة خيول في العراء مع أم تهمس للخيول |
| Metronun da atlarla sağlanması gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | ويعتقد أيضاً أن نستبدل قطارات الأنفاق بأحصنة |
| İddia eden biri olsam ki öyleyim, iddiaya varım ki eğer Quarles ve patronun oğlu aynı anda şehirdeyse, büyük bir ihtimalle atlarla pek ilgisi yoktur. | Open Subtitles | هبط قبل ساعة يحب الخيل كما سمعت كنت أحب الرهان |
| Eskiden atlarla yaparlardı. | Open Subtitles | حسنٌ، في الأيام الخوالي كانوا يفعلون هذا بالأحصنة |