| Yasadışı balık avcılığı bahsettiğim sürdürülebilir su ürünleri işletmeciliğine zarar veriyor. | TED | يقوض الصيد غير القانوني ذلك التسيير المستدام للمزارع السمكية التي أتحدث عنه. |
| Yasadışı balık avcılığı tüketicileri ve bir de dürüst balıkçıları dolandırıyor ve bunun durdurulması gerek. | TED | يخدع الصيد غير القانوني المستهلك ويخدع أيضا الصياد النزيه، وهذا الأمر يجب أن يتوقف. |
| Fakat market raflarını dolduran modern endüstriyel balık avcılığı daha çok bir savaşa benziyor. | TED | ولكن الصيد الصناعي الحديث، هذا النوع الذي يملأ لنا رفوف البقالة، يبدو أكثر مثل الحرب. |
| Arkeoloji... Hazine Avı... Senin yaptığın iş hazine avcılığı değil. | Open Subtitles | ـ عالم آثار، صائد كنوز ـ أنّك لست صائد كنوز |
| Kelle avcılığı yapıyor, bilirsin ama yine de fırsat buldukça odama ışınlıyor kendini. | Open Subtitles | إنه يراوغ صائدي الجوائز الأشرار، كما تعلمين لكنه مازال ينتقل لغرفتي، كلما استطاع |
| Fakat gerçek gezegen avcılığı süreci, çok fazla grafiğe bakmayı gerektiriyor, burada size gösterdiğim gibi ve notlar eklemeyi gerektiriyor. | TED | ولكن اصطياد الكواكب فعليًا يتضمن النظر كثيرًا إلى رسوم بيانية، مثل المعروضة هنا، والتعليق عليها. |
| Bana göre bu cadı avcılığı dışında hiçbir şeye dönmüyor. | Open Subtitles | على قدر اهتمامي بالموضوع، إلاّ أنه أصبح يشبه صيد الساحرات |
| Bir müzik şirketinde yönetici olduğunu ve kiliselere gidip yetenek avcılığı yaptığını söyledi. | Open Subtitles | و هو يذهب للكنائس في المنطقة لصيد المواهب |
| Gölge avcılığı'nın temel kurallarını anlatayım. | Open Subtitles | إليك بعض أساسيات العمل مع الـ"شادو هانتير". |
| - Ne demek istiyorsun? - Demek istediğim demokratlar, kanunlar ile, avcılığı durdurmaya çalışıyor. | Open Subtitles | الديموقراطيين تجاوزوا القوانين وحاولو يوقفون الصيد |
| Deniz tekesi veya karides avcılığı tropikal bölgede yapılıyor. | Open Subtitles | هناك اهتمام متزايد برياضة الصيد المائي. أصبحت مقصداً لهواة الصيد الترفيهي. |
| "Ruhsatlı bir avcılık kulübü aktif olarak spor avcılığı yapmalı." | Open Subtitles | "المرخصّ له بنادي للصيد يجب عليه الأنخراط في رياضة الصيد" |
| Dalgıçlarımız define avcılığı işine bulaşmış olabilir. | Open Subtitles | قد تورطوا الغواصين لدينا في بعض الكنز الصيد احتيال. |
| Evet, anlaşılan ödül avcılığı sınırın güneyinde suç sayılıyor. | Open Subtitles | نعم ، واتضح أن مكافأة الصيد غير قانونية في حدود الجنوب |
| Ne zaman sen bankaya bizim hayalet avcılığı şovumuzu göstereceksin ? | Open Subtitles | عندما كنا نحرز البنك من المعرض شبح الصيد لدينا. |
| Arkeoloji... Hazine Avı... Senin yaptığın iş hazine avcılığı değil. | Open Subtitles | ـ عالم آثار، صائد كنوز ـ أنّك لست صائد كنوز |
| - Çünkü iyi bir kalp cerrahı olmakla beraber elinde 16 patent olduğu için define avcılığı için parası vardı. | Open Subtitles | -لأنه كان أكثر من مجرد طبيب قلب ممتاز كان لديه 16 براءة إختراع في الإنتظار إذا كان يمكنه تحمل لعب دور صائد الكنوز |
| Biraz sonra Ed Moseby kürsüye gelip, ödül avcılığı seminerine başlayacak. | Open Subtitles | الآن، في اللحظات القليلة القادمة سيعتلي (إد موسبي) المنصة و يبدأ ندوة كيف تكون صائد جوائز |
| Zırhlı Araba Hizmeti, Ödül avcılığı Hizmeti. | Open Subtitles | خدمة السيارات المسلحة خدمة صائدي الجوائز |
| Ödül avcılığı seminerine geldim. | Open Subtitles | أنا هنا من أجل ندوة صائدي الجوائز |
| Japon delegasyonu, 1986'da yürürlüğe giren ticari balina avcılığı yasağını kaldırmaya çalışmaktadır. | Open Subtitles | يحاول الوفد الياباني إلغاء قانون الوكالة الدولية بمنع اصطياد الحيتان منذ عام 1986 |
| Ayı avcılığı katı bir şekilde devlet tarafından kontrol ediliyor. | Open Subtitles | جميع عمليات اصطياد الدببه تنظم بدقه من جانب الدوله. |
| Açık deniz avcılığı buralarda nesilden nesile aktarılan bir mirastır. | Open Subtitles | هذا جزء من إرثنا هنا صيد السمك في قعر البحار |
| Bu elimdeki görüntü Kuzey Nanook'taki fok avcılığı görüntüsü olmalı. | Open Subtitles | ينبغى أن تعرض صورة لصيد الفقمة من "نانوك" من الشمال |
| Gölge avcılığı'nda ilk kural, telefonunu ve stelini kimseye verme. | Open Subtitles | أول قاعدة في العمل مع الـ"شادو هانتير"، لا تعطي أحداً هاتفك ولوحك التذكاري. |